3. kişi şirket yetkilisinin duruşmada alınan beyanında "şirket ortağının kendisinin uzaktan akrabası olduğunu ve işyeri ruhsatının borçlu şirket adına olduğunu" beyan ettiği anlaşılmakla, haciz tutanağında yer alan adresi ile diğer adresinin aynı adresler olup olmadığı hususunda araştırma yapılarak, haciz adresi işyerine ilişkin ruhsatın ve 3. kişi şirket yetkilisi ile borçlu şirket ortakları arasındaki akrabalık bağını gösterir nüfus kayıtlarının bulunduğu yerden temin edilip eklenmesinden sonra dosyanın konusunda uzman bilirkişiye tevdii ile davalı 3. kişi şirket ve borçlu şirketin defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak mahcuzun demirbaş olarak ticari defter kayıtlarında yer alıp almadığının saptanması, bundan ayrı 3. kişi şirket yetkilisince işyerinin 2011 yılı Haziran ayında satın alındığının, işyeri devri esnasında tentelerin demirbaş olarak var olduğunun öne sürüldüğü, alacaklı tarafça ibraz olunan mahcuzun imali ve montajına ilişkin borçlu şirket ile imzalanan sözleşme tarihinin ise 08.08.2012 olduğu nazara alınarak, bu husustaki çelişkinin açıklığa kavuşturularak, gerekirse devir tarihinden sonra borçlu şirketin anılan sözleşmeyi hangi sıfatla imzaladığının 3. kişi şirket yetkilisine açıklattırılarak elde edilen bilgilerin, dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mülkiyetin tespitine ilişkin olmaları nedeniyle istihkak davasının kabulüne dair ilamların kesinleşmeden infaz edilemeyeceği-
Kararda davalı sıfatı hem borçlu hem de üçüncü kişilere ait olduğuna göre, vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken sadece davalı borçludan tahsiline karar verilmesi doğru görülmediğinden davacı alacaklı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulmasına karar vermek gerektiği-
6100 sayılı HMK’nin 305. maddesine göre hükümlerin tavzihi, hükmün müphem olması veya birbirine aykırı (çelişik) fıkralar ihtiva etmesi halinde, hükmün gerçek anlamının meydana çıkarılması için başvurulan bir yol olduğu belirtilmiş olup, hükmü değiştirecek nitelikte tavzih kararı verilmesinin mümkün olmadığı-
İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekeceği- Dava konusu haciz esnasında bir kısım menkullerin yanı sıra ....... TL değerinde altın haczedildiği, haczedilen altınların muhafaza altına alınmayıp yediemin olarak 3. kişi şirket yetkilisine bırakıldığının anlaşıldığı, mahkemece, altınlar yönünden takip dosyasında geçerli bir haciz bulunmadığından davanın ön koşul yokluğundan reddi gerekeceği-
Dava konusu, yapılan haciz sırasında 3. kişi şirket yetkilisi olduğunu beyan eden ve 3. kişi yararına istihkak iddiasında bulunan şahsın haciz tarihinden önce 3. kişi şirketteki hissesine devrederek ortaklıktan ayrıldığı,yine haciz tarihinden önce müdürlük yetkisinin iptal edildiği, bu durumda haciz tarihi itibarıyla üçüncü kişinin ortağı ya da temsil yetkilisi olmadığı,anılan şahsın,üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı, davalı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren İİK’nin 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiasının da bulunmadığı, o halde davacı alacaklının İİK.nun 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından, 6100 sayılı HMK'nin 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece gerekçe bölümünde borçlu şirket ile 3. kişi şirketin ortaklarının, faaliyet alanlarının farklı olduğu, aralarında hiçbir hukuki ve fiili bağın mevcut olmadığı belirtilmesine rağmen, hüküm fıkrasında ise davanın kabulü ile 3. kişinin istihkak iddiasının reddine karar verildiği, bu durum karşısında, hüküm ile gerekçenin çelişik olmasının doğru olmadığı-
Haciz adresinde şube olarak faaliyet gösterdikten sonra, faaliyetine son veren, ortakları ve faaliyet alanları arasında benzerlik bulunan şirketin,dava dışı bir şirket olduğu ve bu durumda mülkiyet karinesi davacı 3. kişi lehine olduğu, davanın 3. kişi tarafından açılması ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacağı- Davacı 3.kişi şirket ortakları ile borçlu şirket ortakları arasında benzerlik olması tek başına karinenin aksini ispat için yeterli olmadığı-
Banka'nın üçüncü kişi sıfatı ile istihkak iddiasında bulunabilmesi için haciz müzekkeresinin davalı Banka'ya tebliğ edildiği tarih itibarı ile Banka'ya olan borcun varlığını koruması ve Banka'nın herhangi bir riskinin bulunması durumunda bu miktarlar ile sınırlı olmak üzere üçüncü kişi bankanın dava konusu hesaplar üzerinde rehin ve hapis hakkının bulunduğunun kabul edilmesi gerekeceği-
Dava konusu yapılan haciz sırasında yetkili olduğunu beyan ederek 3. kişi şirket yararına istihkak iddiasında bulunan kişinin üçüncü kişi şirketin ortağı ya da yetkili temsilcisi olmadığının sabit olduğu, davalı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren İİK’nin 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiasının da bulunmadığı, o halde davacı alacaklının İİK 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından, 6100 sayılı HMK'nin 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
