Kadına ziynet eşyalarıyla birlikte takılan nakit paranın ziynetler gibi değerlendirileceği- Evlilik sırasında kadına 3.500 TL. tutarında nakit para takıldığını kocanın davaya cevabında kabul ettiği- Kocanın bu parayı iade edilmemek üzere kendisine kadının onayı ve isteğiyle verdiğini kanıtlayamadığından, mahkemece nakit para alacağının kabulü gerektiği-
Davacı kadının ziynet eşyalarını arsası üzerine ev yaptırmak için kayınpederine verdiği ve yapılan evin davacıya ait olması konusunda anlaştıkları kanıtlandığından, davalı ziynetlerden sorumlu tutulamayacağı halde; ziynetlere ilişkin davanın kabulü ile davalıdan tahsiline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Ziynet eşyaları hakkındaki davasını kanıtlayamayan davalı-davacı kadına yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak teklif edildiği ve koca tarafından kabul edildiği takdirde HMK. mad. 228-238 uyarınca yeminin eda ettirilmesi ve gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu- Kadın, dava konusu ziynet eşyasının, götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını, daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini ispat edemediğinden, mahkemece hataya düşülerek hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Evlilikte ziynet eşyalarının eşlerden kadına ait olduğunu fiili karine olarak kabul edildiği- İade edilmemek üzere kocaya verilmiş olduğu kanıtlanmadıkça; koca tarafından ziynetlerin bozdurulup ev ihtiyaçları için harcanması kocayı iade borcundan kurtarmayacağı- Kadının diğer ziynetler yönünden bunlara kocanın el koyduğunu kanıtlayamadığı- Kocanın cevap dilekçesindeki beyanı karşısında; iki adet bilezik için davasını kanıtlamış olduğundan; iki adet bilezikle sınırlı olarak talebin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece yapılması gereken işin, dava konusu mesken bakımından 96/166 payın davalının kişisel malı, 70/166 payın ise, edinilmiş mal olarak kabul edilerek, bozmadan önceki karar tarihi dolayısıyla bozma öncesi belirlenen değer güncelliğini yitirmiş olacağından bozma sonrası verilecek karar tarihine en yakın değer belirlenerek dikkate almak, edinilmiş mal niteliğindeki 70/166 pay nedeniyle artık değer hesabında dikkate alınacak oranı tespit etmek, bu oran ile bozma sonrası karar tarihine en yakın belirlenecek değerin çarpımı ile bulunacak artık değerin yarısı oranında katılma alacağına ilişkin hüküm kurmak olduğu-
Mahkemece yapılması gereken işin; 22/97 payın 16/97’sinin satışından gelen geliri davalının kişisel malı, 6/97’sinin satışından gelen geliri ise edinilmiş mal olarak kabul ederek, artık değerin hesabında edinilmiş mal olarak hesapta kullanılacak oranı tespit etmek, bu oran gözetilerek dava konusu taşınmazın konusunda uzman inşaat mühendisi bilirkişi tarafından karar tarihine en yakın belirlenecek piyasa rayiç (sürüm) değerine göre artık değeri ve artık değer üzerindeki davacının katılma alacağı miktarını hesaplamak, bu hesaplama yapılırken gerekirse konusunda uzman bilirkişilerden gerekçeli ve denetime elverişli rapor almak, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurmak olmasının gerekeceği-
Katılma alacağı söz konusu olduğunda eşlerin çalışıp çalışmamasının, belirli bir gelire sahip olup olmamasının bir öneminin bulunmadığı-
Aynen iadesine karar verilen ziynetler dışında 34 adet çeyrek altın ile 1 adet yarım altın içinde davacı talebini kanıtladığı ve bu ziynet eşyaları yönünden de talebin kabulü gerektiği- Davacı ziynet eşyaları talebiyle ilgili olarak "aynen iade talebi yanında, bunun mümkün olmaması halinde ziynetlerin bedeline de hükmedilmesini istediği halde; kararda hükmedilen ziynet eşyalarının iade edilmemesi halinde yerine geçecek bedellerinin de tahsiline karar verilmemesinin usul yasaya aykırı olduğu-
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu- Kadın, dava konusu ziynet eşyasının, götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını, daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini ispat edemediğinden, mahkemece hataya düşülerek hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-