Davalı-davacı tarafından sunulan çeyiz senedinde kocanın imzasının bulunmadığı, bu senette yazılı koltuk takımının evlenme sırasında satın alınıp kadına teslim edildiğinin de ispatlanamadığı, imzasını taşımayan bir senetten dolayı davacı-davalının, kadına "koltuk takımını" borçlandığının da kabul edilemeyeceği, öyleyse koltuk takımıyla ilgili talebin reddi gerekirken kabulünün doğru olmadığı-
Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkesin iddiasını ispatla yükümlü olduğu- Kadın, dava konusu ziynet eşyasının zorla elinden alındığını, davalı kocanın müşterek konuttan ayrılırken yanında götürdüğünü ispat edemediği, mahkemece hataya düşülerek ziynete dair talebin kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkesin iddiasını ispatla yükümlü olduğu- Kadın, dava konusu ziynet eşyasının, götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını,daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini ispat edemediği halde hataya düşülerek; ziynet eşyası alacağı isteminin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davaya konu edilen taşınır ev eşyalarının eşlerden hangisine ait olduğu kanıtlanamadığından, TMK. mad. 222/2 uyarınca mevcut eşyalarının cins ve nitelikleri belirtilerek bunların eşlerin paylı mülkiyetinde olduğunun tespiti ile yetinilmesi gerekirken; ortaklığın giderilmesi sonucunu doğurur şekilde bedeline hükmedilmesinin isabetsiz olduğu- Kadın koca adına kayıtlı olan taşınmaza ve otomobile katkısı nedeniyle fazlaya dair haklarını saklı tutarak katkı alacağı talep ettiği davada, evin seçimi, eş ve çocukların geçimlerinin sağlanması yükümlülüğünün kocaya ait olduğu gözetilerek, kadının yapmış olduğu katkı oranının belirlenip, bu oranın dava tarihindeki değerlerle çarpılıp sonucu uyarınca bir karar verilmesinin gerektiği-
Davacının 13.11.2007 tarihli oturumda tedbir nafakası isteğinden vazgeçtiği, 26.2.2008 tarihli oturumda yeniden tedbir nafakası istediği, davacının malvarlığı ve geliri bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmakla, kadın yararına tedbir nafakasına istem tarihinden itibaren hükmolunmasının gerektiği- Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkesin iddiasını ispatla yükümlü olduğu- Kadının, dava konusu ziynet eşyasının, götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını,daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini ispat edemediği halde mahkemece hataya düşülerek hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimsenin iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğu ve bir eşin bütün mallarının aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilmesi gerekeceği- Taraflar arasında görülen boşanma davasında evlilik birliğinin zina nedeni ile değil şiddetli geçimsizlik sebebiyle sona erdiği ve kararın kesinleştiği anlaşıldığına göre mahkemece TMK. 236/2 maddesinin uygulanmamış olmasının isabetsiz olduğu-
Davacı, kooperatif üyeliği üzerindeki payını 2003 yılında davalı kocaya devretmiş olup, davacının kooperatif üzerinde hakkı kalmadığı; bu satış ve devrin bağış niteliğinde olduğu, bağıştan rücu konusunda açılmış bir dava ve istek bulunmadığı, dava konusu aracın da davalının kişisel malı olduğu, davacının bu araç üzerinde katkısı olmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Ziynetlerin kadında kaldığını ispat yükü davalı kocaya ait olup, koca savunmasını gösterdiği delillerle ispatlayamadığı; yemin deliline de dayanmadığı- Davacı kadının altın burma bileziğe ilişkin davasında haklı olduğu ve bunların aynen iadesini, olmadığında bedelini talep ettiği- Mahkemece bilirkişi hesaplamasıyla doğru sonuca varabilmek için, altın ziynet eşyası bedelinin dava tarihi temel alınarak hesaplanması ve hesaplanacak miktara bedel yönünden hükmedilmesinin gerektiği-
Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkesin iddiasını ispatla yükümlü olduğu- Kadın, dava konusu ziynet eşyasının, götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını,daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini ispat edemediği, mahkemece hataya düşülerek hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-