Dava konusu payların davacı eş tarafından davalı eşe edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli iken tapuda “satış” gösterilerek devredilmesi nedeniyle aksi davalı tarafından ispatlanamadığı sürece TMK’nun 219 ve 222/1-3.maddeleri uyarınca edinilmiş mal olarak kabul edilmeleri gerekeceği-
Dava konusu taşınmaz, edinme tarihi itibariyle ''edinilmiş mal'' kabul edilse de, bu karinenin aksinin ispatının her zaman mümkün olacağı-
Davaya konu taşınmazın evlilik birliği içinde, eşler arasında, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli bulunduğu dönemde edinildiğinin sabit olduğu, aksi yönde bir iddianın bulunması halinde ise, bu iddianın davalı tarafından ispat edilmesi gerekeceği-
Bir eşin bütün mallarının kanunen aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilmesi gerektiği ve katılma alacağı bakımından talepte bulunan eşin çalışıp çalışmamasının veya herhangi bir katkıda bulunup bulunmamasının bir öneminin olmayacağı-
Bir eşin bütün mallarının aksi sabit oluncaya kadar edinilmiş mal sayılacağı-
Davacı dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altında olup, bu hususu dinlettiği tanıkların beyanı ile ispat edememiş olduğundan, dava dilekçesinde açıkça her türlü delil demek suretiyle yemin deliline de dayanmış olduğu gözetilerek davacıya, ziynetlerin elinden alındığı, götürülmesine engel olunduğu, davalı tarafta kaldığı konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının evlilik birliği içinde davalı tarafından banka kasasına konulmak üzere alıkonulduğunu, evi terk ederken kendisine verilmediğini ileri sürmüş, davalı ise altınları almadığını, davacı tarafından beraberinde götürüldüğünü savunmuş olup, hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesi olduğundan, yani, bunların davalıların zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmayacağından, davacının, dava konusu ziynet eşyasının varlığını ve evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altında olduğu, bu husus tanık beyanları ile kanıtlanamamış olduğundan, dava dilekçesinde “diğer deliller” demek suretiyle yemin deliline de dayanmış olan davacıya bu iddiasını ispat etme konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mehir senedinde yazılı ziynetlerin mevcutsa aynen değilse bedelinin tahsili istemine ilişkin olarak davacının 1993 tarihinde dava açtığı ve bu davasından eşi ile tekrar birleştiğinden feragat ettiği, davacının bu feragatinin hakkın özünden değil dava takip hakkından vazgeçme niteliğinde olup, davacının dava önce açtığı bu davanın eldeki aynı sebepli dava için kesin hüküm teşkil etmeyeceği-