Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükünün hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düştüğü,öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekeceği, hayat deneyimlerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesi olduğu, başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmadığı, diğer taraftan ziynet eşyasının rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu, bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkün olduğu, bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekeceği-
Davalı ikramiye çıkan milli piyango biletini kişisel mal ya da kişisel mal yerine geçen bir değerle aldığını iddia etmediğine ve aksini kanıtlayamadığına göre biletin günlük harcama kapsamında edinilmiş malla alındığı ve bu nedenle edinilmiş mal grubuna dahil olduğunun kabulü gerekeceği-
Katılım bedelinin kişisel mallardan sağlandığının açıkça ispatlanamaması halinde, bedel karşılığı oynanan şans oyunlarından kazanılan ikramiyelerin "kişisel mal" değil; "edinilmiş mal" grubuna dahil olduğunun kabulü gerekeceği-
Davacı arsa üzerindeki binanın yapımı sırasında bizzat kendisinin çalıştığı gibi, ayrıca tarlalarda çalışarak para kazandığını, düğününde takılan 2 adet ray bilezik ile reşat altınlı büyük kolyesini satarak katkıda bulunduğunu açıklamış, binanın 2001 yılından sonra yapıldığını bildirmiş olup, bina 01.01.2002 tarihinden sonra yapılmış (veya bu tarihten sonra yapılan kısımları bakımından) ve tamamlanmış ise, binanın yapımında edinilmiş malların harcandığının (TMK'nun 222.maddesi son fıkrası hükmüne göre davalı tarafça aksi ispat edilebilir) kabulü, 01.01.2002 tarihinden öncesinde yapılmış ise katkı hususunun ispatının gerekeceği-
Hayat deneylerine göre olağan olanın ziynet eşyalarının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesi olduğu, başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesinin olağan durumla bağdaşmadığı, diğer taraftan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu, bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkün olduğu, bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekeceği-
Taşınmaz TMK'nun 219. maddesi gereğince kural olarak edinilmiş mal ise de, aynı Yasa'nın 222/ son maddesine göre davalı tarafından aksinin ispatının mümkün olması gerekeceği-
Davacı, dava dilekçesinde her türlü yasal delile dolayısı ile yemin deliline de dayanmış olduğundan davacıya, bu iddiasını ispatlaması konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacının tedavi için hastaneye giderken ziynet eşyalarını yanında götürmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalının savunmasında ileri sürdüğü bu iddiayı kanıtlaması gerektiği-
Davacı tarafından ödenen toplam miktarın ödendiği 2003 yılı itibarıyla taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli bulunması, TMK’nun 222/son maddesi gereği ödenen miktarın edinilmiş mal kabul edilmesi, aksini iddia eden davacının bu paranın kendi kişisel malı olduğunu TMK’nun 222/1.maddesi gereği ispatlaması gerekeceği-
Evden kovulduğu sabit olan davacının evden giderken altınları da yanında götürdüğü savunmasının ispat külfetinin davalıya ait bulunduğu-