Taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş ve bu durum paydaşlar tarafından benimsenmişse, fiilen gerçekleşen bu oluşumun, «ahde vefa» kuralı ve «iyi niyet» ilkesi gereğince, korunması gerekeceği–
Tapu sicilinde eşlerden biri adına kayıtlı bulunan bir taşınmazın gerçekte kendi namına satın alınması gerektiğini ve bedelini de kendisinin verdiğini ileri sürerek kaydın adına düzeltilmesini isteyen diğer eşin bu isteğinin kabul edilebilmesi için aralarında TMK’nun 706. maddesi hükmüne göre düzenlenmiş resmi bir sözleşme olması gerekeceği, böyle bir sözleşme yoksa davacının mülkiyet aktarımı için geçerli bir hukuki nedene dayandığından söz edilemeyeceği ve mülkiyet davasının dinlenemeyeceği–
Elbirliği ortaklığına konu bir taşınmazda elbirliği ortaklarından birinin miras payını ortaklık dışı bir kimseye satmayı vaad etmesi halinde, sözleşmesinin "bir taahhüt muamelesi" olarak geçerli olduğu, ancak elbirliği ortaklığı çözülünceya kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemeyeceği–
Tapulu taşınmazların haricen satışının geçersiz olacağı ve bu durumda, tarafların, denkleştirici adalet kurallarına göre verdiklerini geri isteyebilecekleri–
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkin davalarda; her bir taşınmazın ayrı ayrı tüm paydaşlar arasında taksim edilmiş olup olmadığının araştırılması "belirli taşınmazların belirli paydaşlara ait olacağı" şeklindeki harici taksime değer verilemeyeceği–
Kayıt maliki olan davalının, ceza davası sırasında savcılık, mahkeme ve müfettişlere verdiği ifadelerde taşınmazın davacı tarafından gönderilen paralarla alındığını, kendisine ait olmadığını, üzerindeki konutların davacıya ait olduğunu açıkça beyan ettiği anlaşıldığından davalının bu ikrarının bağlayıcı nitelikte olacağı ve açılan tapu iptali ve tescil davasının kabul edilmesi gerekeceği–
Elbirliği mülkiyetine konu bir taşınmazda ortaklık dışında üçüncü kişiye yapılan satış vaadi sözleşmeleri bir taahhüt muamelesi olmakla birlikte, ifa olanağının ancak paylı mülkiyete geçildiği anda doğacağı–
Geçerli bir kat karşılığı inşaat sözleşmesinde yükleniciye ait olacağı kararlaştırılan bir bağımsız bölümün, yüklenici tarafından adi yazılı bir sözleşmeyle üçüncü kişiye satılmasının, Yargıtay’ın kökleşmiş uygulamasına göre, tapulu taşınmaza ilişkin bir satış sözleşmesi değil BK’nun 162. ve sonraki maddelerinde düzenlenen alacağın temliki hükümlerine tabi bir işlem olduğu, temlik alan durumundaki davacının, yüklenicinin kat karşılığı inşaat sözleşmesindeki edimlerini ifa ettiği andan itibaren, alacağın temliki hükümleri çerçevesinde bu kişisel hakkını arsa sahibi ve yükleniciyi hasım göstermek suretiyle ileri sürüp, bağımsız bölümün kendisi adına tescilini isteyebileceği–
Tapulu taşınmazların harici satışının, resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olacağı ve herkesin aldığını iade ile sorumlu olacağı–
Murisin diğer mirasçılardan mal kaçırma irade ile temliki gerçekleştirmediği gözetildiğinde 1.4.1974 tarih ve1/2 Sayılı inançların Birleştirme Kararının olayda uygulama olanağının bulunmayacağı-