Sebepsiz zenginleşme davalarında, «zenginleşmenin iyiniyetli sayı-lıp sayılmayacağı»nın MK. 3 hükmüne göre belirleneceği ve «olayın özelliklerinin, zenginleşmenin iyiniyetle olmadığını açıkça gösterdiği durumlarda» bu iddianın ispat edilmiş sayılacağı–
Temyiz kudreti bulunmayan kişinin yaptığı işlemlerin hukuki sonuç doğurmayacağı,karşı tarafın iyiniyetli olmasının o işlemi geçerli kılmayacağı, temyiz kudretinin nisbi bir kavram olduğu, kişiye, işlem ve eyleme göre değişeceği, (miras bırakanın vekalet verdiği tarihte hukuki ehliyete sahip olmadığının saptanması halinde,vekil aracılığı ile yaptığı temliklerin -ya da doğrudan doğruya kendisinin yaptığı akitlerin- hükümsüz olacağı)–
Muris muvazaası olarak tanımlanan muvazaanın, niteliği itibariyle bir «nisbi (vasıflı) muvazaa» türü olduğu, miras bırakanın, mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacı ile gerçekte bağışlamak istediği taşınmazını tapuda satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi yaparak elinden çıkardığı, bu durumda görünürdeki sözleşmenin tarafların gerçek iradelerine uymaması, gizli bağış sözleşmesinin de «resmi şekil» koşulundan yoksun olması nedeniyle geçersiz olduğu-
Tapulu taşınmazdaki miras payının, mirasçı dışındaki bir üçüncü kişiye devrinin geçerli olması için, bunun mutlaka resmi şekilde yapılması gerektiği -
Resmi biçimde yapılmadığı için geçersiz olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca müteahhit tarafından yapılan masraflar, iş sahibinin malvarlığında bir artış meydana getirmişse, sebepsiz zenginleşme kurallarına göre, bunların müteahhit tarafından istenebileceği-
Karı koca arasında mevcut olan mal ayrılığı rejiminin, karı koca arasında Borçlar Kanunu kapsamında akdi ilişki kurulmasını önlemeyeceği- (Eşlerden birisi adına tapuda kayıtlı olan taşınmazın, gerçekte diğer eşin de katkısı ile satın alınmış olması halinde, katkı oranına göre katkıda bulunmuş olan eş lehine tazminata hükmedilmesi gerekeceği; davacının, taşınmazın belli bir payının kendi adına tescilini isteyemeyeceği)–
Haricen satın aldığı taşınmazı kullanan kişi hakkında, ancak öde-diği harici satış bedeli davacıya depo ettirilerek elatmanın önlenmesi kararı verilebileceği - Tapulu taşınmaza vaki elatmanın önlenmesi dava-sında, taşınmazın davacı tarafından davalıya haricen satıldığı saptandığı takdirde; satış bedeli için davalı yararına hapis hakkı tanınmak suretiyle davanın kabulüne karar vermek gerekeceği–
Kendi arsası üzerine, kendi parası ile inşaata başlayan ve inşaat devam ederken üçüncü kişilere haricen (resmi şekle uymadan) bağımsız bölüm satıp, satış bedeli ile inşaatı tamamlamaya çalışan kişide hem «mal sahibi» ve hem de «yüklenici» olma sıfatlarının birleşeceği ve «yapsatçı» niteliğini kazanacağı, kendisinin MK. 706’daki himayeden yararlana-mayacağı -
Taşınmaz satış vaadi sözleşmelerine dayanılarak açılan cebri tescil davalarında, davaya bakacak mahkemenin görevinin, taşınmazın kıy-metine göre değil, sözleşmede tarafların serbest iradeleri ile belirledikleri bedele göre tayin olunacağı -
Yabancı gerçek kişilerin karşılıklık koşuluyla ve kimi ayrık hükümler dışında Türkiye’de taşınmaz edinebilecekleri -