Satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davalarda, uzun yıllar süren yüksek enflasyon ve tarafların satış bedelini sözleşmede bilerek düşük göstermeleri ihtimali nazara alındığında taşınmazın değerinin dava tarihine göre belirlenmesinin gerekeceği, hakimin yapacağı keşifte dinleyeceği bilirkişilere taşınmazın değerini tespit ettireceği, tespit edilen bu değere göre hem mahkemenin görevinin tayin edileceği, hem de noksan harcın ikmal ettirileceği, bu durumda sözleşmeye müdahaleden de söz edilemeyeceği, kamu düzeninden olan bu hususun tarafların insiyatifine bırakılmadan, hakim tarafından resen yerine getirilmiş olacağı, Harçlar Kanununun 16.maddesinin de, müdahalenin meni, tescil ve tapu iptali gibi taşınmazın aynını ilgilendiren davalarda, taşınmazın değerinin esas alınacağını öngörerek görüşümüzü teyit ettiği harç kaybının da böylece önlenmiş olacağı-
Taraftar arasında yapılan harici taşınmaz satış sözleşmesi, BK'nın 213, 743 sayılı Medeni Kanun'un 634, Noterlik Kanunu'nun 60, Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri gereğince geçersiz olduğundan herkesin aldığını sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade etmekle yükümlü olduğu-
Mahkemece muvazaa talebi kabul edilip istek dışına çıkılarak, dava dışı kişiler hakkında da karar vermesinin doğru olmayacağı-
Kural olarak taşınmaz mülkiyetinin nakline ilişkin sözleşmelerin resmi biçimde olması gerekmekte ise de; yüklenici, arsa payı devri karşılığı inşaat sözleşmesi uya­rınca kendisine bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölü­mü kazanacağı şahsi hakkın temliki suretiyle ve yazılı ol­mak koşuluyla üçüncü kişiye temlik etmişse, Borçlar Kanu­nu 163. maddesinin yazılı yapılmasını öngördüğü sözleş­meye dayanarak üçüncü kişinin bağımsız bölümün adına tes­cilini isteyebileceği-
Karşılıklı güvene dayalı olarak kurulan evlilik bir­liği içinde eşlerin aralarındaki hukuki ilişkiyi yazılı sözleşmeye bağlamaları beklenemez, davacı, katkı payı oranında tazminat isteminde bulunmuş olup, tanık dâhil tüm deliller toplanıp sonu­cuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Elbirliği(iştirak) halinde mülkiyette ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunacağı, yasada ya da elbirliği mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklar adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme dışında tüm işlemlerde ortakların oybirliği ile karar alıp birlikte hareket etmeleri gerekeceği, bir ortak tek başına dava açabilirse de, sürdürülebilirliğinin diğer ortakların oluruna bağlı olacağı-
Aynı taşınmazların farklı tarihlerde ve farklı kişilere satış vaadinde bulunması durumunda yarışan şahsi haklardan önceki tarihli olanına değer verilmesi gerektiği- Sözleşmenin tapu siciline şerh edilmiş olması vaad alacaklısına ayni bir hak sağlamaz ise de bu şerh kendisine taşınmazda sonradan hak sahibi olanlara karşı kişisel hakkını ileri sürme olanağı vereceği- Tarafların şerh tarihinden itibaren 5 yıl geçtiği halde satış işlemi yapmaması durumunda taşınmaz malikine tapu sicilinden kayıttaki şerhin silinmesini isteme hakkı sağlayacak olup, şerhin yazıldığı tarihten itibaren 5 yıl geçmesine rağmen satış işlemi yapılmamışsa vaad alacaklısının sözleşmeden kaynaklanan haklarına dayanarak mahkemeden mülkiyet naklini istemesine engel olmadığı-
“Muris muvazaası nedeniyle, tapu iptal ve tescil davasında” davaya konu taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasındaki aşırı fark, miras bırakanın bu satışa ihtiyacının olmaması ve adına gönderildiği iddia edilen paranın satış akdiyle ilişkisi kurulamadığından, davanın kabulü gerekeceği-
Bağış yoluyla yapılan temlikte muvazaa iddiası ileri sürülmeyip, tenkis Miras bırakanın ölüm tarihinde istenebileceği- Davacının tenkis talebi olmadığında davanın reddine karar gerekeceği