Muris muvazaası davasında; davaya konu taşınmazların gerçek değerleri ile akitte gösterilen değeri arasındaki fahiş fark ve bu bedelin ödendiğine dair kanıt bulunmaması, miras bırakanın emekli olup; sağlık, sosyal ve ekonomik güvencesinin bulunup, mal satmaya ihtiyacının olmaması durumunda, miras bırakanın mal kaçırma kastıyla hareket ettiğinin kabulü gerekeceği-
Tenkis davalarının dinlenebilmesi için öncelikli koşulun; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olması gerekeceği- Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise terekenin(temlik içi-temlik dışı) mahkemece re’sen araştırılması ve murisin ölüm tarihi itibarıyla değerinin parasal olarak tespiti ile mümkün olacağı, tasarruf miktarı aşılmış ise kazandırma işlemindeki objektif ve sübjektif koşulların incelenmesi ile bir karar verilmesi gerekeceği, zira her tasarruf oranını aşan kazandırmanın saklı pay zedeleme kastını taşımayacağı-
Miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilemez, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı böylece yukarda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulmasının gerekeceği-
Tapu dışı satış sözleşmesinin yapıldığı tarihte taşınmaz tapuda kayıtlı olduğundan sözleşme geçersizdir; ancak, 3402 sayılı Yasa'nın 13/B-b maddesinde belirtilen tapu dışı satış sonrası davasız, aralıksız 10 yıldan fazla kullanma gerçekleştiğinden, yörede kadastro çalışmalarına başlanıp başlanmadığı sorulmalı, başlanmış ise aynı Yasa'nın 33/son maddesi hükmü de gözetilerek 13/B-b maddesinin koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılmasının gerekeceği-
Mahkemece ilk hüküm kurulurken dava dışı mirasçılar da dahil edilerek tüm mirasçılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmişken, direnme hükmü sırasında, yalnızca dava açan mirasçı bakımından hüküm kurulmuş olmakla, yeni bir hüküm oluşturulduğu, hal böyle olunca kurulan bu yeni hükmün incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesinin gerektiği-
Taraflar arasındaki davadan dolayı yerel mahkemece verilen kararın Yargıtay ilgili Dairesince verilen bozma kararı üzerine yerel mahkemede yeniden yapılan yargılamada önceki kararda direnilmiş ama bu direnme kararı verilirken eski hükmü geçersiz kılacak yeni bir hüküm kurulmuşsa da, bu durumda dosyanın ‘Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna’ değil ilk bozma kararını veren ilgili Daireye gönderilmesi gerekeceği-
Taraflar arasında taşınmazların trampası amacıyla düzenlendiği anlaşılan ‘uzlaşma tutanağının’ taşınmazların mülkiyetinin naklini sağlayacak nitelikte olmadığı-