Kira bedelinin uyarlanması istemi-
Güven sorumluluğunun gerçekleşebilmesi için, bir kimsede hukuken korunmaya layık bir güvenin olması, bu güvene dayanılarak bir tasarruf işleminde bulunulması, tüm bunların da bir kişiye isnat edilebilmesi gerektiği- İş yerinde işveren adına hare­ket eden ve işin ve iş yerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denildiği, İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı muamele ve yükümlülüklerinden doğrudan işverenin sorumlu olduğu- Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcılarının kanuna göre belge sayıldığı, bu anlamda elektronik postanın işyeri iç yazışmalarında kullanılmasının ve çalışana ait olması halinde belge sayılacağı- Kısaca elektronik postanın gönderildiği kişi kesin bir şekilde belli ise bu elektronik posta delil olarak kabul edilmelidir. 
Talep, TBK. mad. 315 'de öngörülen temerrüt nedeniyle tahliye olduğuna göre, temerrüt nedeniyle tahliye şartlarının incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Kira bedelinin uyarlanması istemi-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasında, muvazaanın varlığı halinde dava zamanaşımı hükümlerine tabi olmayacağından, muvazaalı işlemin üzerinden uzun süre geçmesinin ardından davanın açılmasının hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemeyip miras bırakanın asıl iradesinin ortaya çıkarılıp sonuca gidileceği-
Boşanma davasında iştirak nafakası istenmemesinin sonradan istenmesine engel olmadığı, çünkü, bu nafaka velayet hakkı verilen davacı anne tarafından çocuk adına istenmekte ve nafaka borcu bu nedenle her an yenilenen borçlardan olduğundan yeniden doğduğu-
Davalılar arasındaki son satış ve tapuya tescil işleminin iptali istemi-
Ticari kredi sözleşmesi nedeniyle kredi tahsis ücreti, kobi paket ücreti, üye işyeri hizmet bedeli vb. ad altında yapılan kesintilerin iadesi istemine ilişkin davada mahkemece "masraf alınmasına ilişkin sözleşme maddelerinin müzakere edilmemiş olması" nedeniyle davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de, TBK'nın yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden önce imzalanmış sözleşmeler yönünden, sözleşmede yer alan hükümlerin, TBK 20 vd. uyarınca genel işlem koşulu mahiyetinde olduğu ve müzakere edilmemiş olmakla müşterileri bağlamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı- Davalı banka ile diğer bankaların uygulamasına göre bu tür işlemlere kredi grupları bakımından uygulanan kredi kullandırım ücreti vb. ad altında kesilen masraf miktar ya da oranları sorularak, sözleşmedeki bu boşluğun dürüstlük kuralı ve hakkaniyet esaslarına göre doldurularak, davalı tarafından masraf ve komisyon adı altında kesinti yapılmasının bankacılık teammüllerine uygun olup olmadığı veya kesinti yapılması uygun ise, bu durumda ne miktarda veya oranda olması gerektiği, davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığı hususlarında değerlendirme yapılması gerektiği- Hem tüketiciler hem de tacirler için geçerli olan genel işlem koşulları denetiminin, sözleşmelerin imzalanması aşamasında daha olumsuz durumda bulunan sözleşmenin tarafını dürüstlük kuralları kapsamında korumakta olduğu- Sözleşmenin 01/07/2012 tarihinden sonra imzalanmış olması halinde, TBK'nın m. 20 vd. daki genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına bir engel olmamakla birlikte, sözleşmenin genel işlem koşulu denetimine tabi tutulması ve sözleşme hükmünün bu nitelikte olduğunun tespiti halinde, bu hükmün yazılmamış sayılması ve ortaya çıkan boşluğun da doldurularak, varsa davacıdan kesilen fazla masrafların iadesine karar verilmesi gerektiği-
Dava, tarafların evlilik birliği sırasında satın aldıkları taşınmazın ödemelerinin tazmini istemine ilişkin olduğundan olayın bu haliyle alacak davası olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp, taşınmazın taraflar adına ½ oranında tescil edilmesinin bağış niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği ve davacının boşanma durumu gerçekleştikten sonra bu şekilde talepte bulunmasının Medeni Kanun mad. 2 'ye aykırı olduğu-