Hakem kararının tenfizi davasında hakem kararının isabetli olup olmadığının yargılama konusu edilemeyeceği; davalının yıllarca pazarlamasını yaptığı bir ürünün güvenliği ile "ürün güvenliği dikkate alınmadan karar verildiğini, bu durumun Türk kamu düzenine aykırılık oluşturduğunu" itiraz olarak ileri sürmesinin MK'nın 2. maddesiyle bağdaşmayacağı, davalı tarafın bu ürünle ilgili sözleşme yapıp, bu sözleşme taraflar arasında uygulandığından ürün güvenliği ile ilgili itirazların yerinde görülmediği, Türk Rekabet Hukuku'nun emredici hükümlerinin ihlal edildiğine ilişkin savunanın tahkim kararının tenfizi davasında dinlenebilecek bir husus olmadığı, tahkim mahkemesince, taraflar arasındaki sözleşmeye İtalyan Hukuku'nun uygulanacağının kararlaştırıldığı, tahkim mahkemesi İtalyan Hukukuna göre sözleşmenin geçerliliği koşullarını değerlendirip hükmünü verdiğinden bu yöndeki savunma ve itirazların da yerinde görülmediği, hakem mahkemesince hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğine veya kamu düzenine aykırı olacak şekilde usul hatası yapıldığına dair bir veri bulunmadığı gerekçesiyle Newyork Sözleşmesi hükümleri ve MÖHUK 60. vd. maddeleri uyarınca davanın kabulü ile Milletlerarası Ticaret Odası Milletlerarası Tahkim Mahkemesinin, davanın tarafları arasında görülüp sonuçlandırılmış olan hakem kararının tenfizine karar verilmesi gerektiği-
Davacının bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödememesi halinde sözleşme gereğince kullandırılan kredinin teminatı olarak maaşından kesinti yapılmasını kabul etmesinin haksız şart olarak kabul edilemeyeceği-
Vekilin, vekalet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlü olduğu ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hallerde işi başkasına yaptırabileceği- Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekalet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlü olduğu- Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranışın esas alınacağı- Vekaletin kapsamının, sözleşmede açıkça gösterilmemişse görülecek işin niteliğine göre belirleneceği- Vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşmenin geçerli olduğu ve vekil edeni bağlayacağı- Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu hususun vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalacağı, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olmayacağı-  
Alacaklının para borcuna veya teminat verilmesine dair ilama dayalı olarak ilamsız icra takibi yapmasının İİK'nun 32. maddesi amir hükmüne aykırılık teşkil edeceği ve dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı-
Kredi kartı borcu sebebiyle borçlu aleyhine başlatılan icra takibine vasisi tarafından borçlunun ehliyetsiz olduğundan bahisle itirazda bulunulmuşsa da, yapılan işlemlerle menfaat temin edildiğinden, mahkemece, itirazın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle, icra takibinin devamına ilişkin verilen kararın isabetli olduğu-
Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davaları kural olarak herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tâbi olmaksızın her zaman açılabileceğinden, muvazaalı işlemin üzerinden uzun süre geçmesinin ardından davanın açılmasının hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemeyip, miras bırakanın işlemdeki asıl irade ve amacının ortaya çıkarılıp muvazaa konusunda sonuca gidileceği-
İşe iade davasında, işverence alınan ve uygulanan işletmesel kararın tutarlı uygulanıp uygulanmadığı (tutarlılık denetimi), işverenin fesihte keyfi davranıp davranmadığı (keyfilik denetimi) ve işletmesel karar sonucu feshin kaçınılmaz olup olmadığı(ölçülülük denetimi feshin son çare olması ilkesi) açıklığa kavuşturulmalı, fesihten önceki ve sonraki 6 aylık dönemde yeni işçi alınıp alınmadığı, davacının çalıştığı süre ve eğitim durumu dikkate alınarak, fesihten sonra alınan işçilerin vasıflarının neler olduğu, davacı ile aynı vasıfta olup olmadıkları, davacının çalışabileceği pozisyonların fesih tarihi ve öncesinde boş olup olmadığı, bu kapsamda davacının değerlendirilebileceği başka bir bölüm veya iş olup olmadığı hususlarının araştırılıp karar verilmesi gerektiği-
Davacı adına işe giriş bildirgesi verilen işyerinin davacının eşine ait olduğu anlaşılmış olup, bir kimsenin eşinin sigortalı çalışmasını bildirmemesi hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, sigorta başlangıç tarihinin tespitine ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacıya ait nüfus bilgilerinin onun rızası dışında icra takip dosyasında kullanılmasına neden olunmasının davacının kişilik haklarına saldırı oluşturacağı- Davacının, abonman sözleşmesine uyulacağı yönünde kendisinde uyandırılan güvene (koruma yükümüne) aykırı olacak şekilde meydana gelen davranış sonucu manevi zarara uğramış olduğu, hem sözleşmeye aykırılık hem de haksız eylem unsurlarının bir arada gerçekleştiği, mahkemece, davalıların birlikte kusurları ile davacıya ait nüfus bilgilerinin onun rızası dışında icra takip dosyasında kullanılmasına neden olunduğundan, uygun tutarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-