Malen kayıtlı bonoda malen kayıtlı olup, "bononun davacıya verilen para karşılığı alındığı"nı beyan eden davalının bono metnini talil ederek ispat yükünü üzerine almış olduğu- İspat külfetinin davalıya ait olduğu yönündeki bozma kararına uyulmasına rağmen, yerel mahkemece bozma kararı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapma zorunluluğu gözden kaçırılarak davanın reddinin hatalı olduğu-
Emekli maaşının aylık kredi tutarından az olduğu bilinerek, davacının kredi borcu ödemelerini düzenli yaptığı dönemde "bankaya takviye maksatlı para yatırmasının" yani başlangıçtaki iradesinin "kredinin yeterli olduğu ölçüde emekli maaşından karşılanması" şeklinde yorumlanması sonucunu doğuracağı- Davacının kesilen tutarın iadesi talebinin TMK. mad. 2'ye aykırılık oluşturduğu- Emekli maaşından yapılan toplam kesinti tutarının belirlenmesi ve borç miktarından daha fazla kesinti yapılmış olması halinde ancak bunun iadesine karar verilmesi gerektiği-
Davacının kendisine ilk etapta fark edilemeyecek şekilde ayıplı araç satmasından dolayı açılan tazminat davasında, aracın tamir ve onarımından kaynaklanan maddi zararın, tespit giderinin ve ihtarname masraflarının davalıdan alınarak davacıya ödenmesi yönünde verilen kararın isabetli olduğu-
Patente tecavüzden kaynaklanan tazminat, birleşen dava ise patentin hükümsüzlüğü istemi-
Karayoluyla uluslararası nakli davalı tarafından üstlenilen emtianın hasarlanması nedeniyle sigortalısına hasar bedelini ödeyen sigortacının, sigortalısının haklarına halef olarak açtığı tazminat istemi-
Çapa bağlı taşınmazlarda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı olmayan ve başkasının taşınmazına bilerek bina inşa eden davalılar iyi niyetli olamayacağından Türk Medeni Kanunun 722,723,724 ve 725.maddelerinin eldeki davada uygulama yeri bulamayacağının şüphesiz olduğu ve mahkemece el atmanın önlenmesi ile birlikte yıkım isteminin de kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Kronik şizofreni denilen akıl hastalığı nedeniyle vesayet altına alınmış davacının ülkemizde tam ehliyetli kişilerin dahi her zaman yararlanma olanağı bulamadıkları banka kredi kartından yararlanarak bir menfaat elde ettiğinin ve davalı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen davacının, borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunun kabulü gerektiği- Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre vesayet altındaki kişinin karşı tarafın aleyhine olacak şekilde kendi mal varlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme oranında sorumlu olacağı- Sebepsiz zenginleşmenin iade borcunun doğması bakımından fiil ehliyetinden yoksun olmanın sonuca etkili olmadığı-
Davacının bankadan aldığı kredi borcunun sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesi gerektiği, ödememesi halinde kredi borcunun teminatı olarak bankaya sözleşmenin ilgili maddeleri gereğince yetki vermesinin haksız şart olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, zira davacı sözleşmenin her sayfasını ayrı ayrı imzalamış olup, serbest iradesi ile sözleşme şartlarına uygun olarak kredi borcu taksitlerinin bankadan aldığı maaşdan ödenmesi için otomatik ödeme talimatı verdiğine göre artık sözleşmenin söz konusu hükmünün müzakere edilerek kararlaştırılmadığının söylenemeyeceği, aksinin kabulü halinde; kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkansızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacağı, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken davalı bankadan kredi alabilmek için davacının serbest iradesi ile kabul edip onayladığı söz konusu sözleşme hükmünün haksız şart olarak nitelendirilip, yanlış değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
paydaşlar arasında el atmanın önlenmesi isteğine ilişkin davada tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı belirlenip, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanarak, harici veya fiili taksim yoksa, uyuşmazlığın TMK'nın müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerekip, bunlar araştırılmadan paydaşlar arasındaki ecrimisil davalarında aranması gereken “intifadan men” koşulunun oluşmadığından söz edilerek davanın reddedilmesinin isabetsiz olduğu-
paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davasında tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı belirlenip, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanarak, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümleneceği-