Kuruma bildirilmeyen çalışmaların tespiti amacıyla açılan hizmet tespiti davalarında, Sosyal Sigortalar Kurumu zorunlu hasım konumunda ise de, işçilik alacakları yönünden açılan davada taraf sıfatı bulunmayacağı-
Yargıtay Özel Dairesinin uyuşmazlığı nihai olarak neticelendirebilmesi için, iş akdinin feshinin haklı bir sebebe dayanıp dayanmadığı olgusunun, dosya içeriğinden tam olarak anlaşılır olması gerekeceği, madde ile kesin olarak karar vermeden amaçlananın, yerel mahkemenin dosyasının içeriğinin Özel Daireyi karara götürecek nitelikte olması olduğu-
İş mahkemelerinin işçi ile işveren arasındaki davalara bakmakla görevli olduğu, davacının işçi olmadığı anlaşıldığına göre davanın görev yönünden reddine karar vermek gerekeceği-
Hizmet tespiti davalarının kamu düzeniyle ilgisi dikkate alındığında , özel bir duyarlılıkla araştırma yapılarak, deliller resen toplanması, çalışma olgusunun, sürekli mi, kesintili mi olduğu araştırılarak, başlangıç ve bitiş tarihleri, dolayısıyla çalışma süresinin tespiti yönüne gidilmesi, davacının aynı işyerine tekrar girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin kesilmesi ve durmasının mümkün olmadığı hukuksal gerçeği dikkate alınarak, tüm bu maddi ve yasal olgular gözetilerek karar verilmesi gerekeceği-
Bir yerin işyerine bağlı yer sayılması için işin ve o işle güdülen amacın daha iyi bir biçimde gerçekleşmesi konusunda sözü edilen yerin işyeri ile faydalı bir bütünlük oluşturmasının gerekeceği-
Kaynağını idari para cezasından alan istirdat davası için birtakım koşulların oluşmasının gerekeceği, bu koşullar gerçekleşmişse mahkemece istirdada karar verileceği, buradaki öncelikli koşulun, idari para cezasının kaldırılması olduğu, işveren idari para cezasının geçersizliğine ilişkin bir karar getirmedikçe iş mahkemesinde istirdat ve menfi tespit davasının “mesmu” kabul edilemeyeceği-
Davacının ücret alacağının yasal dayanağını toplu iş sözleşmesi değil, 1475 sayılı Yasanın 26. maddesi hükmünün oluşturduğu, ücretin, eksik ödenmesinin anılan yasaya aykırılık oluşturduğu, yasadan kaynaklanan alacakların tahsilinde ayrıca özel nitelikte bir temerrüt faizi öngörülmemişse, diğer unsurların da oluşması halinde yasal faize hükmedilmesinin zorunlu olacağı-
İşverenlerce, iş güvenliği açısından hayati öneme haiz bulunan araç ve gereçlerin anılan kazalı tarafından kullanılması sağlandığında, kazalanma olasılığının tamamen ortadan kaldırılabileceği, işçinin aynı işi uzun yıllardır yapıyor olmasının, işvereni tüm bu yükümlülükleri almaktan bağışık hale getiremeyeceği-
İşçinin ölümü halinde sosyal güvenlik kuruluşuna başvurma şartının aranmayacağı yönündeki yasal düzenlemeler karşısında, ölüm halinde aranacak koşul; “hak kazanma” olgusu olduğuna ve bu olguda davacı mirasçılar yönünden gerçekleştiğine göre, borçlanılmak suretiyle sigortalı hizmet statüsü niteliği kazanan askerlik süresinin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmasının gerekeceği-
Maluliyet durumu ve kusur oranları konusunda kesin fikir sahibi olması mümkün olmayan işçinin olaydan çok kısa bir süre sonra verdiği genel ve soyut bir açıklamayı içerdiği kuşkusuz olan ibranameyi tümden geçerli saymanın, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Mevzuatının temel prensibi olan "işçinin korunması temel ilkesi" ne de uygun düşmeyeceği, bu düşüncelerle kural olarak bu şekilde düzenlenmiş ibranamenin maddi tazminatı kapsadığının ve manevi tazminatı içermediğinin kabul edilmesi gerekeceği-