BK’nun 19.maddesine göre açılan muvazaalı işlemlerin iptaline ilişkin tasarrufun iptali davasının, "davalıların nüfus kayıtlarında yapılan incelemede, davalı O. B. ve E. B.'nin kardeş oldukları , S. K.'nin ise dava konusu taşınmazı E. B. adına birden çok haciz şerhi ve ipotek yükü ile satın aldığı, devir yapılan taşınmazın resmi senet devir bedeli ile rayiç değeri arasında misli fark bulunduğu, davacı vekilinin ... tarihli dilekçe ekinde ibraz etmiş olduğu facebook ekran görüntülerinden davalı S. K.'nin, davalılarla aile dostu olduğunun anlaşıldığı, davalıların davalı borçlunun alacaklısına zarar vermek kastıyla muvazaalı olarak birlikte hareket ettikleri" gerekçesiyle tasarrufun iptali davasının kabulüne ilişkin bir isabetsizlik bulunmadığı - Alıcı S. K.’nin, borçlu davalının, içinde bulunduğu mali durumunu bildiği anlaşıldığından TMK. m.1023 uyarınca tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan (taşınmazı satın alan) iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olmayacağı-
Taraflar arasındaki sosyal medya arkadaşlığının, davalının, borçlunun mali durumunu bilebilecek durumda olduğunu tek başına kanıtlamaya yeterli olmadığı- Davaların birleşmesi halinde birleşen her dava bağımsız bir dava özelliğini devam ettirdiğinden, dava koşullarının varlığını her bir dava yönünden ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekeceği-
Tarafların aynı ilçede ikamet etmeleri dışında aralarında herhangi bir akrabalık bağının bulunmadığı, bu hali ile madde de geçen "bilme" olgusunun ispat edilemediği ve İİK.'nin 280. Maddesindeki iptal şartlarına ilişkin şartların ve karinenin de gerçekleşmemesi nedeniyle, "davanın reddine" karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Dava dışı kişinin borçludan aldığı taşınmazı yeniden davalı borçluya sattığı, dava dışı bu kişinin davalı üçüncü kişinin eski ortaklarından olduğu, taşınmaz için davalı üçüncü kişinin kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalamasına rağmen, daha sonra bu sözleşmenin feshedildiği, davalı şirketin vekilinin cevap dilekçesinde; davalı borçlunun belediyede memur olmasından dolayı davalı şirkete arsa bulduğu ve karşılığında da komisyon aldığına yönelik beyanları gözetildiğinde davalılar arasında ilişkinin bulunduğu ve tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati haciz kararlarının, esas hakkında kesin bir kanaat oluşmadan ve tam bir ispat aranmadan verilen geçici nitelikte hukuki korumaya ilişkin kararlar olduğu- İhtiyati haczin, devam etmekte olan dava sonunda davacının hükmedilecek alacağının tahsilini garanti altına almak için davalının mallarına geçici olarak el konulması olduğu-
Davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun eşi, davalının da davalı borçlunun kayınvalidesi olduğunun anlaşılmasına göre, davalı üçüncü kişi ve davalı kayınvalidenin İİK. 280/1 hükmü gereğince davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişiler olmalarına göre davalı verilen "tasarrufun iptaline" ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Tapuda davalı borçlu adına vekaleten işlem yapan dava dışı kişinin, davalı borçlunun eniştesi, gayrımenkullerin devredildiği kişinin ise davalı borçlunun eniştesinin erkek kardeşi olduğunun anlaşılmış olmasına göre, gayrımenkullerin devredildiği davalının, davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişi olup olmadığı tartışılmaksızın karar verilemeyeceği-
Tasarrufun iptaline ilişkin davada borçlunun haciz mahallinde hazır bulunduğu, hacze kabil malının bulunmadığının belirtildiği, ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edildiğine dair tebligat mazbatasının dosya içerisinde olmadığı, takibin de iş bu dosya yönünden kesinleşmediği-
Tasarrufun iptali davalarının görülebilmesi için diğer dava koşullarının yanında borçlunun aciz halinin olması gerektiği- Bu eksikliğin karar kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında giderilmesinin mümkün olduğu- Bozmadan sonra davacı alacaklı tarafından haciz tutanağının dosyaya ibraz edildiği, davalı borçlunun da haciz mahallinde hazır bulunduğu ve 'davalı borçluya ait hacze kabil mal bulunamadığı'nın tutanağa yazıldığı, söz konusu haciz tutanağının İİK. m. 105 kapsamında geçici aciz vesikası hükmünde de olduğu-
Dava konusu taşınmaz, verilen ilk karara göre, davacı alacaklı tarafından davalı 4. kişi elindeyken cebri icra ile satışa çıkartılarak alacağa mahsuben davacı alacaklı tarafından satın alındıktan sonra, davalı 4. kişinin davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişilerden olduğunun ispatlanamamasına göre, davacı tarafından yapılan ihalenin geçersiz olduğu, dava konusu gayrımenkulün de davalı 4. kişi elinde kalacağı, bozma kararına göre davalı 3. kişinin dava konusu gayrımenkulü elden çıkardığı tarihteki değeri üzerinden tazminat ile sorumlu olacağı-
