İptali istenen tasarrufların takip konusu borçtan sonra yapıldığı, diğer dava koşullarının da gerçekleştiği, davalıların borçlu şirket ortaklarının eş ve çocukları ile de arkadaş olmaları gibi maddi ve hukuki olgular göz önüne alındığında davalı 4. kişilerin borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu tasarruflarında davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu evin önce borçlunun yakın arkadaşı tarafından alındığı, daha sonra borçlunun kardeşinin eşine satıldığı, her iki davalının da borçlunun mali durumunun bozuk olduğunu bildiği açık ikrarları ile sabit olduğundan, davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği- 6183 sayılı Yasa'nın uygulanmasından doğan her türlü davalarda vekalet ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-
Mahkemece, davalı vekilinin savunmaları doğrultusunda, ifraz işlemi yapılan ve çok sayıda kişi adına çok sayıda taşınmazın kaydedildiği kök parsele ilişkin yapılan ifraz işleminin nasıl ve hangi tarihte başladığı, ifraz sonucu davalı borçlu ve diğer davalı üçüncü kişiye düşen tüm taşınmazların ve hisselerinin belirlenmesi ile davalı borçlu ve diğer davalı üçüncü kişinin hangi taşınmazlara ilişkin hisselerini birbirlerine devredildiği tarihleri ile belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre davalılar arasında yapılan işlemlerin alacaklılara zarar vermek kastıyla yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemenin dosya kapsamına uygun gerekçesine ve takdirine, ihtiyati haczin İİK.nun 281/2 maddesinde ayrıca ve açıkça düzenlenmiş bulunmasına, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu K... hakkında yürütülen icra takibine ilişkin dosya kapsamına, ihtiyati haczin tasarruf işlemine konu taşınmazlar üzerine konulmuş olmasına, takip konusu borcun miktarına, yargılama sırasında değişen durum ve şartlar halinde her zaman yeniden bir karar verilebilmesinin mümkün bulunmasına, yargılamanın aşaması gereğince tasarruf konusu taşınmazların alacak miktarını karşılamayacağı hususunun tereddütsüz tespit edilmemiş olmasına göre (kaldı ki bu hususta ilk derece mahkemesi tarafından her zaman karar verilebilecek olması da göz önüne alındığında) mahkemece davalının ayrıca menkul malları ile 3.kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konması talebinin reddinde herhangi bir isabetsizlik tespit edilemediği-
Borcun doğumu konusunda taraflar arasında anlaşmazlık mevcutken, borcun doğum tarihini belirlemek için dava dışı şirketin ticari defterleri incelenmeden, şirket hisse devrinin ne zaman ve kime yapılacağı hususunda karar alınıp alınmadığının, bu hususun defter kayıtlarında yer alıp almadığının araştırılmadan ve davacı tanık beyanları ve davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen telefon mesaj kayıtları da değerlendirilmeden hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Para veya mutad ödeme vasıtalarından garı suretle yapılan ödemelerin batıl olması için tasarrufun haciz veya acizden itibaren geriye doğru 1 yıl içinde yapılması gerektiği- Üçüncü kişinin eşinin, borçlunun çalıştığı işyerinde geçirdiği iş kazası sonucu ölmesi ve ölen işçinin yakınları tarafından işveren aleyhine tazminat davası açılması üzerine taraflar arasında imzalanan sulh ve ibra sözleşmesinde ölen işçinin eş ve çocuklarına iki adet taşınmaz verileceğinin kararlaştırıldığı ve bu taşınmazların davalı üçüncü kişi eşe devredilmesi üzerine söz konusu tazminat davasından feragat edildiği anlaşıldığından, davalı üçüncü kişinin, borçlunun alacaklılardan mal kaçırma amacını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğunun kabul edilemeyeceği-
Davalı borçlu ve üçüncü kişinin aynı ilçede (A.ağa) oturuyor olmaları, satış tarihi itibari ile ilçenin 85.000 nüfusa sahip olması ve yine aynı tarihte birden fazla taşınmaz alımının tek başına muvazaayı göstermeyeceği, borçlunun akrabalarına ait olan şirketin borçlu ile aynı alanda faaliyeti ve aralarında ticari ilişki olduğuna dair delil bulunmaması nedeni ile, mahkemenin bu gerekçelerinin yerinde görülmediği- Bağımsız bölümlerin tapuda toplam 40.000 TL'ye alındığı, taşınmazın üzerinde bulunan ipoteğin 395.000,00 TL ödenerek kaldırıldığı, (yani, bu taşınmazlar için toplam 435.000,00 TL ödeme yapıldığı) ve bilirkişilerce taşınmazların toplam değerinin 840.000,00 TL olarak belirtildiği anlaşıldığından, her iki değer arasında bir mislini aşan bir fark olmadığından İİK. mad. 278/3-2 uyarınca iptal koşulları oluşmadığı-
Davacı dava dilekçesinde borçluyu taraf olarak gösterip borçlu ile işlemde bulunan 3. kişiyi taraf olarak göstermediğinden, mahkemece, davacıya borçlu ile işlemde bulunan 3. kişiyi davaya dahil etmesi için süre verilmesi ve bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın esasına girilip hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği- Tasarrufun iptali davalarında borçlunun tek başına dava konusu aracı mal kaçırma amacıyla devretmediği yönündeki yemininin davanın reddi için yeterli olmadığı, bu nedenle, davalı borçlunun yemini kabul etmiş olmasının davanın reddi gerekçesi yapılması doğru olmayıp, dava konusu tasarrufun yukarıda açıklanan İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Nüfus kayıtlarından davalı borçlu ile diğer davalı 3. kişinin Bitlis nüfusuna kayıtlı olduğu, davalı 3. kişinin eşinin davalı borçlu ile aynı Tatvan İlçesi, Sarıdal Köyü, 47. Hane, 23 sıraya kayıtlı olduğu, davalı 3. kişinin eşi ile davalı borçlunun akraba olduğunun anlaşılmasına göre mahkemece davalı 3. kişinin davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişilerden olup olmadığı tartışılmaksızın davanın bu davalılar yönünden de reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Markaların üçüncü kişilere devrine ilişkin açılan iptal davasında, "davalı borçlunun adına kayıtlı başkaca markaları olup olmadığı, söz konusu markaların değerlerinin bulunup bulunmadığı, elden çıkartılan dava konusu markalar haricinde elinde kalan markalar varsa sermaye büyüklüğüne etkisinin ne olduğu, dava konusu markaların ticari işletmenin mühim bir kısmını teşkil edip etmediği" konusunda bilirkişi raporu alınmaksızın eksik inceleme ve araştırmaya göre karar verilmesinin hatalı olacağı- Dava konusu markaların dava dışı bir başka şirkete devredilmesi halinde, davacı vekiline adı geçen firmanın davaya dahil edilip edilmeyeceği, davaya dahil edilmeyecek ise talebini tazminata çevirip çevirmeyeceği hususunda beyanda bulunmak üzere süre verilmesi gerektiği-