Terditli (kademeli) olarak açılan, TBK m. 19 uyarınca muvazaa nedeniyle davalıların borçlu, diğer davalının alacaklı olduğu bono ve bonoya dayalı takibin iptali, olmadığı takdirde dava konusu muvazaalı takip dosyasından davalı borçluların  maaşları üzerine birinci sırada konulan haciz işlemine ilişkin işlemin iptali ile cebri icra yetkisi tanınması talebi- Davacı alacağının 2010 yılında doğmuş olması, dava konusu icra takibinin davacı lehine tazminata hükmedilmesine dair verilen karardan çok kısa süre sonra yapılması, davalıların arkadaş olduklarının dosya kapsamıyla sabit olması, davaya konu takip dosyasında alacağın tahsiline yönelik borçlular hakkında maaş haczi ve minibüs üzerine kaydî haciz konulması dışında başkaca bir işlem yapılmaması, bononun her zaman düzenlenmesinin mümkün olması karşısında davalılar arasındaki tasarrufun iptali gerektiği-
HUMK.un yürürlükte olduğu dönemde ticaret mahkemesince yazılı yargılama esasına göre görülüp sonuçlandırılan davada, davacı talepleri arasında terdit bulunmadığından ve davacı tarafın somut uyuşmazlığın niteliği gereği BK’nın 110, 179 ve 180. maddeleri kapsamındaki talepleri, İİK 280/3'deki iptal sebepleri bakımından da birlikte tartışılması gereken, yarışan talepler olup, taleplerden biri hakkında verilecek karar diğerini doğrudan etkileyeceğinden, davacının taleplerinin bütün olarak ele alınarak çözülmesi gerektiği, tasarrufun iptali dışındaki istemlerin tefrikine karar verilmesinin gerekmediği- İçerikleri itibariyle bir hakkın devrine ilişkin hükümler içermeyen sözleşmeler ile iptale tabi bir tasarruf işlemi yapıldığından söz edilemeyeceği- Karşılıklı borç vaatleri içeren borçlandırıcı işlemler hakkında tasarrufun iptali davası açılamayacağı- Davacı somut olarak taraflar arasında yapılan bir işlem iddia edilmediğinden icra iflas hukuku anlamında iptale konu edilebilecek bir devir ya da tasarruf işlemi bulunmadığı- Dava açıldıktan uzun bir süre sonra TMSF ile davalı arasında düzenlenen protokole göre iadesi kararlaştırılan mal varlıkları ile ilgili tasarrufun iptali talep edilmiş ise de; sözleşmedeki işlemlerde tasarrufun borçlular tarafından değil, ilgili mevzuatı uyarınca işlem yapan TMSF tarafından yapıldığı, borçlu ile ile davalı üçüncü kişi arasında iptali davasına konu edilebilecek bir tasarruf işleminin bulunmadığı- Menfi tespit davasına dayanak gösterilen sözleşmelerin tarafı olmayan şirketler yönünden tasarruf işlemine yönelik dava şartı da oluşmadığından, gerçek alacağın varlığının incelenmesine, dolayısıyla açılan menfi tespit davasının bekletici sorun yapılmasına gerek bulunmadığı-
Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemlerinin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği- Davaya konu tasarrufun tarafı olan ve borçludan mal alan 3.kişinin, borçlunun zarar verme kastını bildiğinin emareler ile ispat edilebileceği- Borçlunun zarar verme kastının objektif olarak bilinebilir olması değil, işlemin diğer tarafı üçüncü kişinin bu işlem neticesinde alacaklıların zarar görebileceğini öngörebilmesi olduğu- Dava konu tasarruflar için davalıların kardeş olmaları nedeniyle birbirlerini tanıdıkları ve İİK'nun 280/1 maddesi kapsamında yeterli emarenin var olduğu görüldüğünden tasarrufların iptal edilmesi gerektiği-
Davacının, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde edeceği ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği; bu yasal nedenle iptal davasının, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı- Bu tür davaların dinlenmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerektiği- Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği- Tarihsiz bir cironun, protestonun düzenlenmesi için ön görülen sürenin geçmesinden önce yapılmış sayılacağı-
Gerçek bir alacağı bulunan alacaklıyla borçlunun bir başkasından olan para alacağını temlik etmesi, ticari örfe dayalı geçerli bir ödeme aracı olduğu-
Davalı üçüncü kişi şirket ile müflis arasında ortaklık ilişkisinin bulunması, davalı dördüncü kişinin bu ortaklık ilişkisinde çalışan kişi olması karşısında İİK. 280/1 hükmü gereğince borcun doğumundan sonra yapılan temlikin iptali gerektiği-
TBK.'nin 513 hükümleri gereğince iflasın açılması ile vekilin temsil ve vekalet görevi sona ermiş olması karşısında, mahkemece iflas idaresinin usulüne uygun tebligatla davadan haberdar edilip, taraf teşkili sağlandıktan sonra ve iflas idaresinin davaya devam edip etmeyeceği netleştirilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi" gerekeceği-
Marka devir işlemlerinin iptali istemi- Hisse devir sözleşmeleri, yönetim kurulu üyeleri, kurucu ortaklara yönelik olgular gözetildiğinde, davalı üçüncü kişi şirketin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bilmediğinin düşünülemeyeceği- İİK 280/1'de yer alan emarenin vücut bulmuş olduğu, bu tanışıklığın ayrıca asıl dava için TBK 19 maddesinde yer alan muvazaanın da kanıtı olduğu-
Davalı borçlu ile davalının gelin/kayınbaba oldukları dosya kapsamı ile sabit olduğundan, davalıların yakın akraba olması nedeniyle davalı 3. kişinin, borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle, dava konusu tasarrufların İİK.'nin 280. maddesi gereğince iptale tabi olduğundan bu davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
39.000,00 TL'ye satılan taşınmazın rayiç değerini 215.000,00 TL olarak belirlenmesi halinde, ivazlar arasında bedel farkı bulunduğundan tasarrufun iptalinin gerektiği- Borçlunun üçüncü kişiye olan borcuna karşılık taşınmaz ve aracın devredildiği belirtilmiş olduğundan, mutad ödeme vasıtaları dışında bir ödeme söz konusu olması nedeni ile de tasarrufun iptalinin gerektiği- Borçlunun adresinde yapılan haciz sırasında üçüncü kişiye ait işletmenin kredi kartı sliplerinin bulunduğu, otel müşterilerine paket hizmeti olarak borçluya ait kulüpte yemek yemelerinin dahil edildiği anlaşıldığından, borçlu ve üçüncü kişi arasında yakın ticari ilişki bulunduğu ve davalının borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bilebilecek kişilerden olduğunun kabulünün gerektiği-