İş mahkemesince hükmedilen maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin ilamın –HUMK’un 443. (şimdi; HMK. 367/2) maddesi gereğince ahkamu şahsiyeye ilişkin nitelikte bulunmaması nedeniyle- kesinleşmeden takip konusu yapılabileceği–
Faiz borçlusu durumundaki işverenin bu borcunun varlığını kabulünün ve belirli bir tarihte ödeme taahhüdünün söz konusu olmadığı, dolayısıyla, hukuksal koşulları oluşmadığından, ana para (kapital) alacağına dönüşmüş bir faiz alacağının bulunmayacağı, ortada, sadece bir temerrüt faizi borcunun mevcut olduğu; buna ayrıca faiz yürütülmesine ise, yasanın olanak vermediği-
İİK’nun 82/1 maddesinde öngörülen haczedilmezlik hükmünün Türk devlet malları için öngörülmüş olduğu, bu hükmün yabancı devlet mallarını kapsamadığı; yabancı devlete ait olup ülkede bulunan diplomatik ve konsolosluk amaçları için kullanılmayan mallara (taşınmazlara) karşı cebri icra yapılabileceği–
İlamın infaz edilecek kısmının ‘hüküm bölümü’ olduğu, icra hakiminin, ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip olmadığı–
‘Takip dayanağı ilamda tarafların ekli protokole aynen uymalarına’ karar verilmiş olması halinde, takip konusu nafaka alacağının protokol koşullarına göre arttırılması gerekeceği–
Mahkemece ‘basın yolu ile hakaret nedeni ile manevi tazminata yasal faizi ile hükmedilmiş olması halinde -4756 sayılı kanunla değişik 5680 sayılı kanunun 17/son maddesi uyarınca- takip konusu alacağa ‘bankalarca uygulanan en yüksek işletme kredisi faizinin’ uygulanması gerekeceği–
Takip konusu ilamda taşınmazın aynına ilişkin bir uyuşmazlık bulunmaması (taraflar arasında mülkiyete yönelik bir uyuşmazlık bulunmaması) halinde (davalının elatmasının önlenmesine ve ecrimisil ve kal’e, suya yönelik elatmanın önlenmesine kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminata ve taşınmazın yol olarak terkinine, kamulaştırma nedeniyle tapu kaydının iptaline, fuzuli işgal nedenine dayalı el atmanın önlenmesine ve ecrimisile, bina girişinde izinsiz ve kaçak olarak projeye aykırı şekilde yapılmış olan tadilatın kal’ine, kiralanmış taşınmazın tahliyesine, taşınmaz üzerinde bulunan muhtesata, ipotek bedelinin ödenmesi halinde ipoteğin kaldırılmasına dair) verilen kararların, taşınmazın aynına ilişkin sayılamayacağı ve bu nedenle kesinleşmeden takip konusu yapılabileceği–
Mahkeme kararında hükmedilen alacağa yürütülecek faizin temerrüt veya ticari temerrüt faizi (avans faizi) olduğu belirtilmeksizin karar verilmesi veya kanuni faiz (yasal faiz) uygulanması şeklinde karar verilmesi halinde, bundan anlaşılması gerekenin; 3095 sayılı kanunun 1. maddesinde belirtilen ‘kanuni (yasal) faiz’ olduğu, böyle bir durumda alacağın niteliğine bakılarak yorum yolu ile ‘ticari faiz’ uygulanamayacağı–
Takibin iptali ve borçlu lehine hükmedilen inkar tazminatının içeren ilamın eda emrini taşıyan nihai karar olması nedeniyle ilamlı icra takibine konu oluşturabileceği ve İİK. 364/III uyarınca da kesinleşmeden takibe konulabileceği, ancak borçlunun İİK.169a/V uyarınca menfi tesbit davası açmış olması halinde inakr tazminatının tahsilinin bu davanın sonuna kadar erteleneceği–
Gecikme zammı, niteliği itibariyle ‘faiz’ olmadığından, ilamda hükmedilen gecikme zammına, karar tarihinden itibaren faiz istenebileceği–