Takip konusu ilamda taşınmazın aynına ilişkin bir uyuşmazlık bulunmaması (taraflar arasında mülkiyete yönelik bir uyuşmazlık bulunmaması) halinde (davalının elatmasının önlenmesine ve ecrimisil ve kal’e, suya yönelik elatmanın önlenmesine kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminata ve taşınmazın yol olarak terkinine, kamulaştırma nedeniyle tapu kaydının iptaline, fuzuli işgal nedenine dayalı el atmanın önlenmesine ve ecrimisile, bina girişinde izinsiz ve kaçak olarak projeye aykırı şekilde yapılmış olan tadilatın kal’ine, kiralanmış taşınmazın tahliyesine, taşınmaz üzerinde bulunan muhtesata, ipotek bedelinin ödenmesi halinde ipoteğin kaldırılmasına dair) verilen kararların, taşınmazın aynına ilişkin sayılamayacağı ve bu nedenle kesinleşmeden takip konusu yapılabileceği–
Mahkeme kararında hükmedilen alacağa yürütülecek faizin temerrüt veya ticari temerrüt faizi (avans faizi) olduğu belirtilmeksizin karar verilmesi veya kanuni faiz (yasal faiz) uygulanması şeklinde karar verilmesi halinde, bundan anlaşılması gerekenin; 3095 sayılı kanunun 1. maddesinde belirtilen ‘kanuni (yasal) faiz’ olduğu, böyle bir durumda alacağın niteliğine bakılarak yorum yolu ile ‘ticari faiz’ uygulanamayacağı–
Takibin iptali ve borçlu lehine hükmedilen inkar tazminatının içeren ilamın eda emrini taşıyan nihai karar olması nedeniyle ilamlı icra takibine konu oluşturabileceği ve İİK. 364/III uyarınca da kesinleşmeden takibe konulabileceği, ancak borçlunun İİK.169a/V uyarınca menfi tesbit davası açmış olması halinde inakr tazminatının tahsilinin bu davanın sonuna kadar erteleneceği–
Borçlunun borçlu olmadığını kanıtlamak için açtığı olumsuz tespit davası sonunda alınan ilamın “davacının, davalı alacaklıya borçlu olmadığını” hükme bağlayan bölümünün bir “tespit ilamı” niteliğinde olduğu, bu nedenle ayrıca takip konusu yapılamayacağı; ancak anılan ilamda borçlu yararına hükmedilen yargılama giderleri ve tazminata ilişkin bölümün ise bir “tahsil (eda) ilamı” niteliğinde olduğundan, bu kısmının ilamlı takibe konu yapılabileceği–
Tarifeye göre hükmedilen avukatlık ücretinin yasal çerçeve içerisinde istenebileceği; genişletici yorum yapılarak avukatlık ücretinin katma değer vergisinin de borçludan istenemeyeceği–
İlamda «kıdem tazminatından doğan faizin davalıdan alınarak davacıya verilmesine...» şeklinde hüküm kurulmuşsa, bu hükümle faiz alacağı kapitale dönüşmüş olacağından, bu alacağa tekrar faiz yürütülemeyeceği–
Takip dayanağı ‘ilam’da hükmedilen alacağın (tedbir nafakasının, inkar tazminatının, maddi/manevi tazminatın, birikmiş nafaka farklarının vs.) ya da ‘ara kararı’ ile hükmedilen birikmiş nafaka alacağının faizinin ne zaman başlayacağının belirtilmemiş olması –yani; ‘faizin başlangıcı’ hakkında ilamda bir hüküm bulunmaması halinde, karar tarihinden itibaren faiz istenebileceği; ancak hükmün infazı için kesinleşme gereken hallerde faizin, ilamın kesinleşme tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı–