Tespite ilişkin ilamların, ilamlı icra yolu ile takibe konulamayacağı; takibe konu edayı içeren vekalet ücreti ve yargılama giderleri ile ilgili kısmının, ilamın kesinleşmesi şartı ile ilamlı takibe konu yapılabileceği–
İlamın infaz edilecek kısmının ‘hüküm bölümü’ olduğu, icra hakiminin, ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip olmadığı–
‘Takip talebinde’ borçluların her birinin sorumlu olduğu borç miktarının ilama uygun biçimde gösterilmiş olmasına rağmen ‘icra emri’nde bu hususun yerine getirilmemiş olması halinde, icra mahkemesince ‘takibin iptaline’ değil ‘icra emrinin iptaline’ karar verilmesi gerekeceği–
İki veya daha fazla işletmenin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri ortaklığın (joint ventura’nın) tüzel kişiliği bulunmadığından, taraf ehliyeti de olmadığı; ortakların, ortaklık borçlarından dolayı alacaklılara karşı doğrudan doğruya ve sınırsız olarak ve tüm varlıklarıyla sorumlu oldukları–
Takip tarihinde lehine iştirak nafakası hükmedilen çocuğun reşit (ergin) olması nedeniyle takibin velayet hakkı kendisine verilen annesi tarafından açılmasında ve çocuğun ergin olduğu tarihe kadar ilamla artırılan nafakaları istemesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı–
Takip dayanağı ‘ilam’da hükmedilen alacağın (tedbir nafakasının, inkar tazminatının, maddi/manevi tazminatın, birikmiş nafaka farklarının vs.) ya da ‘ara kararı’ ile hükmedilen birikmiş nafaka alacağının faizinin ne zaman başlayacağının belirtilmemiş olması –yani; ‘faizin başlangıcı’ hakkında ilamda bir hüküm bulunmaması halinde, karar tarihinden itibaren faiz istenebileceği; ancak hükmün infazı için kesinleşme gereken hallerde faizin, ilamın kesinleşme tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı–
Vakıflar Genel Müdürlüğünün, genel bütçeye dahil daire ve katma bütçeli idare niteliğinde olmaması nedeniyle, faiz hesaplamasının 3095 sayılı Kanunun 1. maddesinde öngörülen faiz oranlarına göre yapılması gerekeceği–
Takip dayanağı ilamda borçlunun vekille temsil edilmiş olması halinde –HUMK’nun 62. (şimdi; HMK.' nun 73.) , Teb. K.’nun 11. ve Av. K.’nun 41. maddeleri gereğince- icra emrinin vekile tebliği gerekirken asile tebliğ edilmiş olması usulsüz olduğundan, ‘icra emrinin iptaline’ karar verilmesi gerekirse de, icra emrinin hem aile hem de vekiline ayrı ayrı gönderilmiş olması halinde, artık ‘icra emrinin’ iptaline karar verilmemesi gerekeceği–