Borçlunun, iflas erteleme davasında verilen tedbir kararı nedeniyle takibin iptalini istediği, mahkemece, “iflas erteleme kararına yönelik takibin iptaline yönelik şikayetin alacağın kira alacağı olması itibariyle şikayetin kısmen kabulüne” karar verildiğinin görüldüğü, mahkeme kararının, HMK. 297/2 hükmüne aykırı ve infazda tereddüt yaratacak nitelikte olup, infazı kabil bir karar olmadığı-
Erteleme sırasında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabileceği veya başlamış olan takiplere devam edilebileceği; ancak muhafaza tedbirleri alınamayacağı ve rehinli malın satışının yapılamayacağı-
Açıkça erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 Sayılı Kanuna göre yapılan takiplerde dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durması gerekeceği-
Şirketin borca batık olup olmadığı ve sunulan iyileştirme preojesi ile borca batıklıktan çıkıp çıkamayacağı değerlendirilirken, kaydi değerler yerine keşfen belirlenmiş gerçek değerlerin esas alınıp, revize iyileştirme projesi irdelenerek ve tedbir kararları ile iflas erteleme ile amaçlanan hukuki korumanın da sağlanmış olduğu gözetilerek, iyileştirme projesindeki öngörülerin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı, yakalanan kârlılık oranı ile davacıların borca batıklıktan kurtulup kurtulamayacakları, borca batıklıktan kurtulma mümkün görüldüğü takdirde hangi sürede gerçekleşeceği hususlarının somut verilere dayalı olarak açıklanması gerektiği; finansal kiralama konusu malların mülkiyetinin finansal kiralama şirketine ait olduğu, ancak, taraflar sözleşme süresi sonunda kiracının, malın mülkiyetini satın alma hakkını haiz olacağını kararlaştırılabileceği, iflas erteleme talebinde bulunan davacıların zilyetliğinde bulunup finansal kiralama konusu olan mallardan henüz mülkiyeti finansal kiralama şirketine ait olanların aktif değerlerin belirlenmesinde dikkate alınamayacağı ve henüz mülkiyeti finansal kiralama şirketine ait mallar üzerinde tedbir kararı verilemeyeceği-
İflasın ertelenmesi davasında, gerek "borca batıklığın" ve gerek "iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı"nın tesbiti özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bu değerlendirmelerin yapılması için bilirkişi görüşüne başvurulması gerektiği- Projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve/veya kârlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağının somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tesbit edilmesi gerekeceği- Birsüre önce başka bir mahkemede iflasın ertelenmesi davası açmış, bu dava borca batıklık unsurunun gerçekleşmediği gerekçesiyle red ile sonuçlanmış olan davacı yan bu kez aynı iddiayla tekrar dava açmış, alınan bilirkişi raporunda borçların süreç içinde hızla ve fahiş biçimde arttığı, bilanço kalemleri arasında tereddüt uyandıracak işlemler yapıldığı vurgulanmış olup, davacının mali durumundaki bu değişikliğin neye dayandığı, salt iflasın ertelenmesi kurumundan yararlanmak için yapılmış planlı bir eylem ve işlemler bütünü olup olmadığı ve bunun yasa önünde korunabilir bir tutum olup olmadığı ve bunun basiretli bir tacir için olağan olup olmadığının tartışılmasi gerektiği- Mahkemece davacı şirketin borca batıklık durumunun tereddüde yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi, borca batıklığın sırf iflasın ertelenmesi ile sağlanacak ihtiyati tedbirlerden yararlanmak amacıyla kasden oluşturulup oluşturulmadığ ve projenin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı ve süreç içindeki uygulamaların projede gösterilen iyileştirme unsurlarına uygun bulunup bulunmadığı hususunda somut verilere dayalı, teknik, denetime elverişli ve detaylı bir inceleme için, dosyanın oluşturulacak yeni ve uzman bir heyete tevdii ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması ve varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
İflasın ertelenmesi istemine ilişkin davada, mahkemece daha önce verilen kararın vaki temyiz üzerine, kararın araştırmaya yönelik olarak bozulduğu, mahkemece bozmaya uyulduktan sonra alınan yeni bilirkişi heyetinin raporunda, şirketin 31.05.2011 tarihi itibariyle borca batıklığının 1.519.784,54 TL, 31.12.2011 tarihi itibariyle ve rayiç değerlere göre şirketin mevcut ve alacaklarının 1.941.211,23TL, toplam borç miktarının ise 3.730.187,96 TL olduğu, borca batıklığının 1.788.976,73 TL olup artarak devam ettiği, ileri sürülen projelerin soyut nitelikte olup tahminlere dayandığı ve şirketin borca batıklıktan kurtulma imkanının mevcut durum karşısında mümkün olmadığı ve son durum itibariyle şirketin gayri faal olduğu anlaşılmasına rağmen, bu durumda şirketin iflasına karar verilmesi gerekirken, "şirketin iflasının ertelenmesinin; alacaklılarında menfaatine uygun düştüğü" gerekçesiyle "davanın kabulüne" karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olmasının, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesinin ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekeceği, mahkemenin, IIK'nın 166/2. maddesine uygun ilan yapmasının, borca batıklığı, TTK'nın 324. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK'nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemesinin gerekeceği-
İflasın ertelenmesinin, geçici bir mali darboğaza düşen şirketlerin hayatiyetini koruması, istihdam ve milli ekonomiye katkı sağlaması için öngörülen geçici bir hukuki himaye yolu olduğu- Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tesbiti ve bu tesbitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmesi gerektiği- Borca batıklığın sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği- İyileştirme projesi, sadece şirketin mevcut işleyişinin devamı ve tedbir kararlarıyla borca batıklıktan kurtulabileceğine ilişkin olması nedeniyle TTK'nın 377. maddesindeki nakit sermaye konulması, dış kaynaktan nakit girişi, sermaye artışı, yeni ortak alınması, şirketin mevcut işleyişi sonucu şayet mümkün ise kâr ve nakit akışı, gibi nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içermediği gibi, İİK'nın 179. maddesinde aranan ciddî ve inandırıcı özellikleri de haiz olmamasına rağmen iyileştirme projesinin HMK'nın 29. maddesinde açıklanan dürüstlük kuralına uygun davranma yükümlülüğüne ve gerçeğe uygun bir biçimde hazırlanıp hazırlanmadığı hükme esas alınan bilirkişi raporu ve hüküm gerekçesinde denetlenmediği gibi, zarar ederek, borca batık hale gelen bir şirketin hiçbir önlem almadan aynı işleyişiyle zarar eden halden, kâr eder duruma nasıl geçeceği denetime uygun olarak açıklanmamış ve özellikle şirketin mali tablolar analizi yapılmamış olduğundan, mahkemece iyileştirme projesine dayalı iflasın ertelenmesi kararı verilemeyeceği gözetilerek, verilecek hükme yakın tarihte şirketin borca batıklığının devam ettiğinin tespiti halinde iflasına karar verilmesi gerekirken, sırf tedbirlere dayalı olarak, faaliyetlerin devamıyla şirketin borca batıklıktan kurtulacağı sonucuna ulaşılması ve vekaletnamedeki yetki eksikliği giderilmeden iflasın ertelenmesine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İflasın ertelenmesi davalarında kesin yetkili mahkemenin, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olduğu-