İCRA VE İFLÂS KANUNU > 6 - İflâs Yoliyle Takip > - IV. DOĞRUDAN DOĞRUYA İFLAS HALLERİ > - Evvelce takibe hacet kalmaksızın iflas: > Madde 179 - Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin iflası:
Madde Listesi Madde 179 - Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin iflası:
Davacı şirketin borca batıklığının derinleştiği ve projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı net olarak ortaya konmakla, Türk Ticaret Kanunu'nun 376 ve İcra ve İflas Kanunu'nun 178 ve 179 uncu maddeleri çerçevesinde bir karar verilmek gerektiği-
İİK. mad. 179. maddesi gereğince, davalı kooperatifin iflasına karar verilebilmesi için borçlarının aktifinden fazla olması yani borca batık olması gerektiği- Borca batıklığın, TTK'nın 324/2. maddesine göre, kooperatifin aktiflerinin kooperatifin pasifini karşılamaya yetmemesi, İİK'nın 179. maddesine göre kooperatif borçlarının kooperatif aktifinden fazla olması anlamına geldiği- Borca batıklığın tespiti için aktiflerin rayiç değerinin (satış değerinin) dikkate alınması gerektiği-
İflasın ertelenmesi tedbir kararının ilamsız takipte, ilamsız takibe yapılan itiraza karşı alacaklının icra mahkemesine yaptığı itirazın kaldırılması talebinin incelenmesine engel olmadığı, borçlunun anılan tedbir kararını icra müdürlüğüne ibraz ederek her zaman takibin durdurulmasını talep edebileceği-
Sermaye borcunun bulunmamasının, bir önlem olmadığından, projeye girecek bir iyileştirme nedeni değil, sadece iflas erteleme talebinde iyiniyetli bir şirket olduğuna gerekçe yapılabileceği-
Mahkemece bilançoda stoklarda meydana gelen dikkat çekici artış üzerinde durularak, mahallinde bu konuda inceleme yapılıp, stoklara ilişkin tüm bilgi ve belgelerin temini ile bilançodaki kaydi değerlerle fiili durumun uyumlu olup olmadığının denetlenmesinin, stok artışının, kayıtlarla uyumlu bir gerçek üretime ya da dış piyasadan ucuz ürün teminine dayalı olup olmadığının, diğer anlatımla iyileşmenin bir göstergesi olarak kabul edilip edilmeyeceğinin tartışılması gerekirken, bilançodaki stok artışının fiili stok dökümü ile uyumlu olduğu sonucuna ulaşan bilirkişi raporlarında yer alan bu soyut tespite itibar edilerek, hüküm tesisinin de doğru olmadığı-
Kural olarak başka bir mahkeme sıfatıyla görülmek üzere dava açılan bu gibi hallerde Asliye Hukuk Mahkemesinin yargılamaya hangi sıfatla baktığını tensip kararından başlayarak karara bağlaması ve buna göre yargılamayı sürdürmesi, sonuçta da nihai kararında göstermesi gerekeceği- Örneğin, İş mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesine açılan bir davada seri yargılama usulü uygulanacağı gibi, temyiz süresi de tefhimle başlayacağından mahkemenin bu sıfatla davaya baktığını karar altına alması ve nihai kararında da göstermesi gerekeceği-
Mahkemenin, 23.05.2013 tarih ve 2 no'lu ara kararı ile, 'ihtiyati tedbirin kaldırılmasına' karar verilmiş, ancak ayrı bir gerekçeli karar yazılmadığı; ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin kararının HMK'nın 391/2 maddesi uyarınca gerekçeli şekilde yazılması gerekmekte olup, esasen Yargıtay denetiminin de gerekçeli karar üzerinden yapılabileceği- T.C. Anayasası'nın 141. maddesine göre de tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiği; temyiz edilen kısa karar bu hususları kapsamadığından temyiz denetiminin mümkün olmayacağı- Mahkemece, HMK'nın 391/2 maddesine uygun olarak gerekçeli karar yazılmamış olduğundan kararın bozulduğu-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla çeke dayalı olarak yapılan takipte, çekten kaynaklanan alacağın 'işçilik alacağı' olduğu iddiası geçerli bir delille ispatlanamamış olup ödeme emrinde takibe konu çeklerin iş ilişkisinden kaynaklanan ücret alacağına istinaden verildiğinin belirtilmesinin takibin şekline göre borçlu aleyhine hukuki sonuç doğurmayacağı, taraflar arasında işveren işçi ilişkisinin bulunduğunun ispatlanmış olduğu kabul edilse de, bu durum takibe konu çeklerin İİK. mad. 206 gereğince 1. sırasındaki alacaklara ilişkin olduğunu göstermeyeceği, borçlunun bu yönde bir kabulü de bulunmadığına göre iflasın ertelenmesi tedbir kararı uyarınca takip yapılamayacağı-
Borçlu şirketin sunduğu “iyileştirme projesi”nin hedefine ulaşmamış olması, şirketin faaliyetini durdurmuş olması, alacaklılara hiç veya yeterli ödeme yapılmamış olması, projenin inandırıcılığını kaybetmiş olması vb. nedenlerle iflasın ertelenme (erteleme süresinin uzatılması) talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-