Şikayetçi borçluların bir kısmının yönetim kurulu üyesi oldukları takip dışı şirketin açmış olduğu iflasın ertelenmesi davasında alınan “... Dava sonuçlanıncaya kadar davacı şirket ile birlikte şirkete kefalet vermiş bulunan yönetim kurulu üyeleri hakkında bu kefaletle sınırlı olarak yapılacak takiplerin durdurulmasına......” şeklindeki tedbir kararı doğrultusunda, söz konusu davanın tarafı olmayan şikayetçi borçlular hakkında “aval veren olmaları” sebebiyle, bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi yapılmasına engel bir durumun mevcut olmadığının, kaldı ki tedbir kararında bahsedilen kefaletin dar yorumlanarak, sadece Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre verilmiş kefaletlere ilişkin olduğunun kabulü gerekeceği-
İflasın ertelenmesinin, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan; somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yolu olduğu- Mahkemenin; borca batıklığı, TTK’nın 376. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemesi gerekeceği- Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmesi gerekeceği-
Davacı şirketin borca batık durumda olduğu, sermaye arttırım kararına rağmen bunun halen ödenmediği, ödenmiş olsa dahi arttırılan miktarın davacı şirketin 5.403.877,49 TL'lik borç yükü karşısında şekli bir anlam taşıdığı, ortakların şirketten olan alacaklarının sermaye artırımında kullanılmasının ise şirkete herhangi bir nakit girişi sağlamayacağı, iyileştirme projelerinin somut olmadığı, temenni niteliğinde kaldığı, alacaklılarla borç yapılandırma protokollerinden bahsedildiği halde dava süresince bu konuda somut delil sunulmadığı, davanın açıldığı tarihten itibaren geçen süreçte davacı şirketin mali yapısında somut bir düzelme kaydedilmediği, önerilen tedbirler ile şirketin mali durumunda iyileşme umudu bulunduğundan ve ciddi bir iyileştirme projesinden söz etmenin mümkün olmadığı ve iflas erteleme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, davacı şirketin iflasına dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı-
23. HD. 29.05.2017 T. E: 2016/3357, K: 1594-
23. HD. 29.05.2017 T. E: 2016/2041, K: 1582-
23. HD. 29.05.2017 T. E: 2016/1376, K: 1595-
Mahkemece, borca batıklığın tam olarak tespiti ve iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı konusunda alanında uzman yeni bir bilirkişi heyetinden açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu ...... Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurarak iflasın ertelenmesi davası kapsamında tedbir talep etmiş ve ..... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ..... E. sayılı dosyası üzerinden 09/01/1014 tarihli kararıyla, yapılmış olan takiplerin ihtiyati haciz ve tedbirlerin durdurulmasına, yeni takip yapılmamasına karar verildiğinden, verilen bu tedbir kararı kapsamında 09/01/2014 tarihinden itibaren borçlu hakkında hiçbir takip yapılamayacağı, dolayısıyla 10/11/2015 tarihinde itirazın iptaline ilişkin olarak verilen karar uyarınca borçluya örnek 4-5 icra emri gönderilerek başlatılan takibin iptali gerekeceği, ayrıca 09/01/2014 tarihli tedbir kararından sonra borçlunun malları üzerine herhangi bir haciz veya tedbir de uygulanamayacağından bu tarihten sonra konulmuş tedbir veya haciz varsa bunların da iptali gerekeceği-
Takibe konu edilen senedin teminat fonksiyonunu devam edip ettirmediği, devam ettiriyorsa ne miktarda ettirdiği ve tahsile konulabilmesi için 04.02.2015 tarih ve 29257 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren "Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'in 8/2. ve 3. fıkralarındaki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği hususları, maddi hukuk açısından açılacak menfi tespit davasında değerlendirilebilecek hususlardan olup uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle yargılamayı gerektirdiği-
Mahkemece, tedbir kararının tarihi ile takip tarihinin aynı günlü olması sebebiyle, yapılacak araştırma sonucunda, tedbir kararının, takipten önce olduğunun anlaşılması ya da hangisinin daha önceki zaman dilimine ait olduğunun tespitinin mümkün olmaması halinde, istemin kabulü ile takibin iptaline ve tüm hacizlerin kaldırılmasına, aksi takdirde takibin iptali talebinin reddine, ancak, her durumda tedbir kararından sonra borçlu şirketin ... parseldeki hissesi üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali talebi hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın, bu talebi de kapsar şekilde ve eksik inceleme ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-