Mahkemece bilirkişi heyeti seçilerek kooperatifin aktif ve pasif değerlerinin net ve anlaşılır biçimde belirlenmesi, aktifin pasife oranı, bu oran nazara alınarak iyileştirme projesinin hayata geçirilmesinin mümkün olup olmadığının somut verilere dayanılarak denetime açık şekilde belirlenmesi ve rapor sonucunda da uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekeceği-
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinde, İİK'nun 150/b maddesine göre, ipotekli taşınmaz kiracılarına, işleyecek kiraların icra dairesine ödenmesi için muhtıra gönderilmesinin, İİK'nun 159/1. maddesi kapsamında muhafaza tedbiri olmayıp, ipotekli icra takibinin devamı niteliğinde ve bunun doğal sonucu olan bir işlem olduğu-
Özel bir etkin pişmanlık hükmü olan İİK.'nun 354. maddesinin aynı Kanun'un 345/a maddesinde düzenlenen takibi şikâyete bağlı sermaye şirketinin iflasını istememe suçu yönünden uzlaşma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmediği, uzlaştırmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olduğu ve İİK'nun 354. maddesinin yerine geçip anılan maddenin uygulanmasını ortadan kaldırmadığı, mahkemesince CMK'nun 223/8. maddesinin ikinci cümlesi uyarınca durma kararı verilerek aynı Kanunun 253 ve 254. maddelerinde belirtilen esas ve usule göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği-
Borçlu şirketin, istemine dayanak yaptığı ticaret mahkemesinin ara kararı ile “... hangi nedene dayanırsa dayansın davacı şirket hakkında ... tüm takip işlemlerinin yapılmasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına...'' karar verildiği görüldüğünden, takip tarihinden önce verilen tedbir kararı içeriği göz önünde bulundurulduğunda, borçlu aleyhine yeni takip yapılmasını engeller mahiyette bir hüküm ihtiva etmediği, ihtiyati tedbir kararı kapsamına göre, asliye ticaret mahkemesince, borçlu şirket hakkındaki takiplerin durdurulmasına karar verilmiş olup, bu halde, anılan tedbir kararı uyarınca icra takibinin durması gerektiği-
HMK'nun 397/2. maddesi gereğince; ihtiyati tedbir kararının etkisi, aksi belirtilmediği takdirde, nihai kararın kesinleşmesine kadar devam ettiği- Somut olayda, 'iflasın ertelenmesi davasının reddine' ilişkin karar kesinleşmediğinden, ihtiyati tedbir kararının da devam edeceği- O halde mahkemece, iflasın ertelenmesi davasında verilen tedbir kararı kapsamında borçlu şirketin şikayetinin kabulü ile 'hacizlerin kaldırılmasına' karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile 'istemin reddi yönünde' hüküm tesisi isabetsiz olduğu-
Takip tarihinden önce verilen tedbir kararı içeriğine göre; asliye ticaret mahkemesince; borçlu şirket hakkındaki takiplerin durdurulmasına karar verildiği ve sözü geçen kararın, borçlu aleyhine yeni takip yapılmasını engeller mahiyette herhangi bir hüküm ihtiva etmediği, öte yandan, HMK'nun 26. maddesi uyarınca hakim, talepten fazlasına hükmedemeyeceğinden, söz konusu ihtiyati tedbir kararı içeriğine göre, borçlu şirket yönünden başlatılan icra takibinin iptaline karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, icra müdürlüğünce şikayet tarihinden önce ihtiyati tedbir kararına uygun olarak takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğundan ve takibin durdurulması önceki hacizleri geçersiz hale getirmeyeceğinden şikayetin reddi gerekeceği-
İcra müdürlüğünce; alacaklının gösterdiği adreste, haciz işleminin yapılması gerekirken, ''haciz mahallinde bulunan 3. kişi şirket hakkında verilmiş ihtiyati tedbir kararı bulunduğundan'' bahisle talebin reddedilmesinin doğru olmadığı, zira, icra müdürünün haciz uygulamasından sonra 3. kişinin istihkak iddiasında bulunması mümkün olup, icra müdürlüğü kararında yer alan, haciz istenen adreste bulunan şirket hakkında iflas erteleme davası sırasında verilmiş ihtiyati tedbir kararı olduğu yönündeki gerekçenin, ancak, istihkak davası sırasında tartışılıp değerlendirilebilecek hususlardan olduğu-
Mahkemenin 20/05/2015 tarihli tedbir kararında; ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir uygulamalarının da durdurulmasına karar verilmiş olup ihtiyati haciz kararı ve bu karar kapsamında ihtiyati hacizlerin uygulanmasının tedbir kararından sonraki tarihli olduğundan mahkemece şikayetin kabulü ile müdürlük işleminin iptaline ve ihtiyati haciz kapsamında konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
İyileştirme projesinin; sadece şirketin mevcut işleyişinin devamı ve tedbir kararlarıyla borca batıklıktan kurtulabileceğine ilişkin olmaması, TTK'nın 324. maddesindeki nakit sermaye konulması, dış kaynaktan nakit girişi, sermaye artışı, yeni ortak alınması, şirketin mevcut işleyişi sonucu şayet mümkün ise kâr ve nakit akışı gibi nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içermesi, İİK'nın 179. maddesinde aranan ciddî ve inandırıcı özellikleri haiz olması gerektiği-
İflas erteleme talebi için borca batıklığın ön koşul olduğu, bunun tespiti için alınan raporda, finansal kiralamaya konu mallar ve kira borçları, şirket aktif ve pasif hesabında dikkate alınmamasının hatalı olduğu- Finansal kiralamaya konu mallar kira bedellerinin tamamının ödenmemesi halinde, henüz şirketin mülkiyetine geçmediğinden aktifde gösterilmemesinin isabetli olduğu- Kiracı şirket kira borçlarını ödemede temerrüde düşmüş ise kiralayanın işlemiş kiraları talep hakkı bulunduğundan geçmiş kira borçlarının şirketin pasifinde gösterilmesi gerektiği- Şirketin borca batık olması halinde, işletme giderlerinden olan finansal kiralamaya konu malların kirasına ilişkin borç olması halinde, işletme giderlerini dahi ödeyemeyen davacı şirketin iflasına, borca batık olmaması halinde ise davanın reddine karar verilmesi gerektiği-