İflasın ertelenmesi davasına bakan mahkemece, takip tarihinden önce tesis edilen ihtiyati tedbir kararı ile; tedbir kararı tarihinden itibaren borçlu şirket hakkında yeni takip başlatılmasının önlenmesine karar verilmiş olduğundan, alacaklı tarafından, borçlu şirket hakkında tedbir devam ettiği sürece takip yapılamayacağı-
Mahkemece, davacı şirketin varlıklarının rayiç değerlerinin tespiti ile borca batıklık durumunun, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının, somut verilere dayalı olarak, bilimsel şekilde değerlendirilmesi için alanında uzman bir bilirkişi heyetinden, şirketin mali durumunu ve iyileştirme projesini açık ve somut dayanaklarla değerlendiren; yargılama sürecindeki değişimin de değerlendirildiği açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınması, kayyım raporlarının denetlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, davacı şirketin borca batık durumda olup olmadığı hususunun resen tesbiti gerekeceği, bu tesbitin yapılmasında davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgili görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alındıktan sonra, borca batık durumda olmadığının anlaşılması halinde iflas erteleme talebinden feragat ettiği de nazara alınarak davanın esastan reddine, borca batık olduğunun belirlenmesi halinde ise davacının iflasına karar verilmesi gerekeceği-
Davacı şirket, 28.12.2010 tarihinde verilen tedbir kararı ile iflas erteleme müessesesinin faydalarından yararlanmaya başlamış olup, İİK. mad. 179/b-4 uyarınca toplam uzatma sürelerinin 4 yılı geçemeyeceği; ilk iflas erteleme süresi nazara alınırsa bu sürenin toplamda 5 yıl olacağı- Tedbir kararının verildiği tarih ile iflas erteleme kararının verildiği tarihler arasında 5 yıllık süre dolmuş olduğundan, dava dosyasında mevcut son tarihli kayyım raporları da göz önünde alındığında gelinen sürece rağmen davacı şirketin borca batıklık halinin devam ettiği anlaşıldığından, mahkemece şirketin tedbir kararından yararlandığı süre ve halen borca batıklık halinin varlığı göz önüne alınarak iyileşme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı gerekçesiyle iflas erteleme talebinin reddi ile iflasa karar verilmesi gerektiği-
Takip, alacaklı tarafından (iflasın ertlenmesi) tedbir kararından sonra başlatılmış ise de, tedbir kararının alacaklıya tebliğ edildiği veya alacaklının takipten önce tedbir kararının varlığından haberdar olduğu görülmediğinden, icra işlemlerinin tedbir kararı içeriğine aykırılığı sonucunun oluşmasında, alacaklıya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı ve bu durumda, mahkemece, tedbir kararı uyarınca, tedbir kararından sonra açılan takibin itiraz eden borçlu yönünden "durdurulmasına" karar verilmesi gerekirken, "takibin iptali" yönünde hüküm tesisi ve haksız olarak şikayet yoluna başvurulmasına sebebiyet vermeyen alacaklı aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
İhtiyati tedbir kararında, "icra takibi yapılmamasına veya yapılacak takiplerin iptaline" ilişkin bir hüküm mevcut olmayıp, yapılan ve yapılacak tüm takip işlemlerinin "durdurulmasına" karar verildiği anlaşıldığından; mahkemece, alacaklı tarafından başlatılan icra takibinin iptali yerine "durdurulmasına" karar verilmesi gerektiği, daha önce borçlunun başvurusu üzerine, icra müdürlüğünce bu tedbir kararı dikkate alınarak takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşıldığından, "takibin iptali" isteminin reddi gerektiği-
Yerel mahkemenin 03.12.2015 tarihli tedbir kararında; ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir uygulamalarının da durdurulmasına karar verildiği ancak 08.12.2015 tarihli ihtiyati haciz kararı ve bu karar kapsamında ihtiyati hacizlerin uygulanmasının tedbir kararından sonraki tarihli olduğu değerlendirilerek, mahkemece; şikayetin kabulü ile müdürlük işleminin iptaline ve ihtiyati haciz kapsamında konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
İcra müdürlüğü kararına göre; tedbir kararından sonra borçlu şirketin, üçüncü kişiler nezdindeki hakedişleri/alacakları üzerine varsa konulan hacizlerin kaldırılması gerekeceğinden, icra müdürlüğünce, tedbir kararından sonra borçlu şirketin üçüncü kişiler nezdindeki hakedişleri/alacakları üzerine varsa konulan hacizlerin kaldırılmasına dair kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
İflasın ertelenmesi davası sırasında verilen ihtiyati tedbir kararı ile "yeni takip yapılmamasına" karar verilmiş olup, anılan tedbir kararından sonra başlatılan takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Takip tarihinden önce verilen tedbir kararı içeriği göz önünde bulundurulduğunda, borçlu aleyhine yeni takip yapılmasını engeller mahiyette bir hüküm ihtiva etmediği açık olduğu gibi, tedbir kararının borçlu şirket hakkındaki takiplerin durdurulmasına matuf olduğu anlaşılmakla, bu halde, anılan tedbir kararı uyarınca icra takibinin durması gerektiği anlaşıldığından, mahkemece, şikayetin kısmen kabulü ile borçlu şirket hakkındaki takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-