Eşiyle barışma teşebbüsünde bulunan, eşini ikna etmek için onun yanına giden tarafın, önceki olayları hoşgörü ile karşılamış sayılacağı ve bundan sonra önceki olayların dayanarak boşanma davası açamayacağı–
MK. 166/I uyarınca boşanmaya karar verilebilmesi için, evlilik birliğinin (müşterek hayatın sürdürülmesini imkansız kılacak derecede) temelinden sarsılmış olmasının zorunlu olduğu–
Kadının çalışmak istemesinin tek başına boşanma sebebi olmayacağı–
Kadının ev işlerini yapamamasının hastalığından kaynaklandığı-nın anlaşılması halinde iradi olmayan bu davranış ile hastalığın tek başına boşanma sebebi sayılamayacağı–
Birbirinden ayrı yaşayan eşlerin kısa süreli bir araya gelmelerinin, evlilik birliğinin kurulduğunu göstermeyeceği–
MK. 166/IV hükmünün, Anayasa’nın 10 ve 41. maddelerine aykırı olmadığı–
Az kusurlu eşin, açılan boşanma davasına itiraz hakkı varsa da, damadı ile karı koca hayatı yaşayan davacı kadının açtığı boşanma davasına karşı -bu ailenin korunmasında toplum yararı bulunmadığından- yapılan itirazın red edilerek, boşanma kararı verilmesi gerekeceği–
Boşanmayı isteyebilmek için kusur şartının aranmayacağı, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı olmakla birlikte, boşanmaya karar verilebilmesi için, davalının az da olsa kusurunun belirlenmesinin gerekeceği, herhangi bir boşanma nedenine dayalı olarak eşlerden biri tarafından açılan boşanma davası reddedildikten ve red kararını kesinleşmesinden başlayarak 3 yıl geçtikten sonra, Kanun Koyucunun deyimi ile her ne sebeple olursa olsun, müşterek hayat yeniden kurulamamış ise, eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilmesinin zorunlu olacağı-