MK.nun 166/IV’e dayalı davalarda, retle sonuçlanan önceki boşan-ma davası sonucunda verilmiş olan kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunun 21. maddesiyle Tebligat Tüzüğüne uygun olarak tebliğ edilip edilmedi-ğinin ve kararın kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması gerekeceği–
Boşanma kararı kesinleştikten sonra taraflar bir araya gelmiş ise; yeniden başlayacak fiili ayrılık süresi ne olursa olsun davacı tarafa boşanma hakkı sağlamayacağı-
Dinlenen davacı tanıklarının bir kısmının sözlerinin, MK.166/I’de öngörülen «evlilik birliğinin temelinden sarsılma» durumunu belirtme-miş ve bir kısmının ise sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak bulunması halinde, boşanma kararı verilemeyeceği–
Tarafların devamlı kavga etmesi, davacının davalıya hakaret edip evden kovması, davalının eşyaları tahrip edip taşla evin camını kırmasının; evlilik birliğinin taraflar için çekilmez hale geldiğinin ve boşanmanın kabulü için yeterli sebep olacağı-
Eşlerin hem davalı hem barışık olmasının, olası bir davranış ve makul bir hareket tarzı olarak düşünülemeyeceği- Boşanma davası açılması üzerine, istek olmasa bile hakimin davalı kadın (ve yanındaki çocuklar) yararına kendiliğinden -dava tarihinden itibaren- uygun miktarda nafakaya hükmetmesi gerekeceği–
Boşanma davaları kamu düzenini ilgilendirdiğinden hakime geniş takdir hakkı tanındığı, tarafların bir dava üzerinde serbestçe hareket etme imkanına sahip olmadığı– Boşanma davalarında hakimin kanıtları serbestçe -ancak, objektif esaslara dayanarak- değerlendirilebileceği– Mahkemece maddi olayların takdirinde hataya düşülmesi halinde, hükmün Yargıtay’ca bozulacağı–
Tarafların «eşit kusurlu» olmaları halinde de - örneğin; kadının kocasına hakarette bulunması, kocasını bıçaklaması, kocanın karısını başkası ile aldatması, dövmesi- boşanma kararı verilebileceği–