Boşanma nedeni yapılan hakaret olayından sonra tarafların barışıp uzunca bir süre birlikte yaşamaları halinde, davacının davalı eşini affetmiş, geçen olayları hoşgörü ile karşılamış sayılacağı– Boşanma davası açılınca eşlerin ayrı yaşama ve nafaka isteme hakları doğacağı; istek olmasa bile dava süresince, davaya bakan hakimin gerekli tedbirleri re'sen almak zorunda olacağı-
Türklerin kişilik hallerine ilişkin karar vermek Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisinde kabul edilirken, 2675 sayılı Kanunun (şimdi; 5718 sayılı MÖHUK'un)yürürlüğe girmesi ile bu konudaki yabancı ilamların tanınması ve tenfizine imkân tanınmış olup, boşanma kararı kişi hallerine ilişkin hallerden olup, 2675 sayılı Kanun 13. maddesi (şimdi; 5718 sayılı MÖHUK'un 14. maddesi), Türkler için yabancı mahkemelerde uygulanacak hukukun Türk Hukuku olduğunu açıklamıştır; ancak yabancı mahkemenin uygulayacağı usul hukukunun kendi hukuku yani hakimin hukuku ( Lexfori) olacağı-
Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olmasının gerekeceği-
Diğer tanıklarca doğrulanmayan bir tanık beyanına dayanılarak, boşanma nedeni olarak ileri sürülen olayların sonradan hoşgörü ile kar-şılandığı sonucuna varılarak, “boşanma isteminin reddine” karar verilemeyeceği–
Dinlenen davacı tanıklarının bir kısmının sözlerinin, MK.166/I’de öngörülen «evlilik birliğinin temelinden sarsılma» durumunu belirtme-miş ve bir kısmının ise sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak bulunması halinde, boşanma kararı verilemeyeceği–
Eşler arasında, evlenme tarihinden itibaren -psikolojik nedenlerle de olsa- sağlıklı biçimde cinsel ilişkinin gerçekleşememesinin, evlilik birliğini temelinden sarsacağı (bu durumda taraflardan birine tam kusurun yüklenemeyeceği) ve bu nedenle boşanmaya karar verilmesi gerecekeği–