Boşanma tarihi itibarıyla gerçek/samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, 5510 sayılı kanundaki maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin/aylığın kesilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki “kurum işleminin iptali” davasında, "boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama" olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması gerektiği-
Kural olarak, anlaşmalı boşanma davasında taraflar arasında akdedilmiş olan boşanma protokolünde yer alan mal rejimi hukukundan kaynaklanan anlaşma maddelerinin mahkeme kararında yer alması veya protokolün mahkemece onaylanması gerekeceği- Mal rejiminden kaynaklanan taleplerin, boşanmanın ferilerinden olmadığından ayrıca dava konusu edilebilecekleri-
Davacı tarafından davalı aleyhine boşanma davasının açıldığı ve bu davanın feragat sebebiyle reddedilmesinden sonra geçen 3 yıl içinde ortak hayatın taraflarca kurulamadığı, davacının "altı yıldır ayrı yaşamalarına" dayandırdığı boşanma davasının TMK 166/son maddesi uyarınca değerlendirilmesi gerekeceği-
Vekalet ücreti yönünden karar düzeltme isteminin, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerini uygulanmasına devam edileceği- Davacı-karşı davalı vekili mürafaya katılmadığı ve her iki tarafın temyiz itirazları da reddedildiğinden, davacı-karşı davalı lehine vekalet ücreti verilmesi doğru olmayıp, karar düzeltme isteğinin kabulüne karar verileceği-
"Tazminat hakları saklı tutulmak üzere" anlaşmalı boşanma kararı verilemeyeceği-
Davacı kocanın kadını öldürmekle tehdit ettiği, boşanmaya neden olan olaylarda davacının tam kusurlu olduğunun kabulü ile tam kusurlu kocanın boşanma davasının reddine karar verileceği-
Aile bireyleri arasında, ailevi ilişkilerden kaynaklanan mali uyuşmazlıklara ilişkin vakıalar hakkında tanıklıktan çekinilemeyeceği-
Kadının, hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebine dayandırdığı anlaşılan dava dilekçesinde, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, erkeğin, düzenli olarak bir işte çalışmadığı, alkol alıp, eşine tokat attığı gerçekleşmiş ise de; hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış olarak kabule yeterli görülmediği- Ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin sabit olduğu, kadın ve müşterek çocuk bakımından aile birliğinin korunmasına değer bir yarar kalmadığı anlaşıldığından, boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
Zina sebebiyle açılmış bir davada, zina eylemi sabit olduğu takdirde, hak düşürücü süre boşanma kararı verilmesine engel ise, af söz konusu olmadıkça, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma kararı verilmesinin mümkün olduğu-