Davacı koca tarafından eşe karşı açılan boşanma davasının reddedilmesinde, bu red kararının kesinleşmesinden itibaren başlayarak üç yıl geçip, bu süre içinde ortak hayat yeniden kurulamadığından, verilen ret kararı, dava tarihine kadar gelinen süreçte kadının kusurunun bulunmadığı konusunda kesin hüküm teşkil edeceği-
Davalı kadın eşin adresinin davacı erkek eş tarafından başlangıçta yanlış bildirildiği tahkikat aşamasında erkek eşin bildirildiği yeni adrese yapılan tebligat üzerine davalının duruşmaya geldiği bu nedenle önceki tebligatların usulsüz olduğunun kabulünün gerektiği-
Boşanma istemine ilişkin davanın, aile mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemelerinde davanın aile mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerektiği-
Hüküm sonucu doğru olup da, gerekçesi buna uygun değil ise, hükmün gerekçesinin değiştirilip onanmasına karar verileceği, boşanma hükmünün kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerektiği-
Davalı tarafa gösterdiği tanıkların adreslerini bildirmesi için tanınan iki haftalık kesin süre tebliğden itibaren başlayacağına göre, bu imkan tanınmadan, oturumda davanın nihai olarak karara bağlanmasının, davalının hukuki dinlenilme hakkını zedeleyen önemli bir usul hatası olduğu-
Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin anlaşmasının bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmünün bütünüyle geçersiz hale geleceği ve boşanma davasının "çekişmeli boşanma" olarak görülmesi gerektiği-
Feragat nedeniyle reddedilen boşanma davasının açıldığı tarihten sonra, dava tarihine kadar geçen süre içinde kadın eşten kaynaklanan ve boşanmayı gerektiren bir olayın varlığı ispat edilemediğinden, boşanma davasının reddedilmesi gerektiği-
Davalı erkek eşin ailesinin evlilik birliğine yönelik müdahalesine seyirci kaldığı bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğu ve davacının dava açmakta haklı olduğu-
TMK. mad. 166 uyarınca boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesinin kaçınılmaz olduğu- Davacı kadın eşin kıskançlık şeklindeki davranışlarının evliliği çekilmez hale getirdiği kanıtlanması gerektiği-