Tarafların temyiz aşamasında Yargıtay'a gönderecekleri bir dilekçe ile anlaşmalı boşanmaya için başvuruda bulunabilecekleri-
Davalının birlik görevlerini yerine getirmemesi sebebiyle, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu-
Akıl hastalığı sebebine dayalı olarak açılmış olan boşanma davasının, yargılama aşamasında ıslah edilerek şiddetli geçimsizlik nedenine dayandırılması sonucu delillerin şiddetli geçimsizlik hükümleri çerçevesinde de değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Anlaşmalı boşanma davasına konu müşterek imzalı dava dilekçesinde, tarafların aralarındaki mal rejimini tasfiye ettiklerinin kabulü gerekmesine göre yerinde bulunmayan davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekeceği-
Mahkemece, tarafların eşit kusurlu kabulüne yönelik kusur belirlemesi doğru değil ise de, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı kadın, az da olsa kusurlu olup, Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşullan gerçekleştiğinden verilen boşanma kararının sonucu itibarıyla doğru olduğu-
İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davaların, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı- İlke olarak taraflar arasında bir anlaşmazlığı hükme bağlayan ilamlara karşı tasarrufun iptali davası açılamaz ise de, boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmediğinden, tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı mahkemece yapılmış olduğundan alacaklısından mal kaçırma amacında olan borçlu bu yolla amacına uygun olarak bir mahkeme kararı elde edebileceğinden, tasarrufun tarafları karı koca olduğundan, boşanma protokolü ile borçlu koca tarafından karısına anlaşmalı boşanma sonucu düzenlenen boşanma protokolü gereğince boşanan eşe devredilen taşınmazlar hakkında iptal davası açılabileceği- 
Eşlerin boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam etmeleri halinde yetim aylığının iptaline ilişkin kurum işleminin iptaline karar verilmesinin doğru olmayacağı-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda; ortak evin kilidini değiştiren, kumar oynayan ve eşine darpa teşebbüs eden koca tam kusurlu olduğundan, hatalı kusur tespitine bağlı olarak davalı-davacı (kadın)ın manevi tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı-
Tarafların boşanmalarına karar verildikten sonra temyiz aşamasında tarafların dilekçe vererek anlaşmalı boşanma talebinde bulundukları ve bir protokol imzaladıklarının anlaşıldığı, bu protokol uyarınca işlem yapılmak üzere hükmün bozulması gerekeceği-
Davacıya, boşanma kararının verildiği tarihten sonra, 506 sayılı Kanun hükümleri uyarınca ölen babasından yetim aylığı bağlandığı, Kurum yoklama memurlarının davacıya ait adreste yaptıkları tespit üzerine düzenledikleri rapor doğrultusunda, davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı gerekçesiyle bağlanan ölüm aylığının kesildiği, uyuşmazlık konusu yetim aylığının iptali işlemi 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden sonra gerçekleşmiş olduğundan anılan Kanunun Geçici 1.maddesinin uygulanamayacağı-