Evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı, bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediğinden, boşanma isteğinin reddi gerekeceği-
Davalının, "başkalarıyla birlikte olduğunu" söyleyerek eşini ahlaksızlıkla suçladığı ve kayınvalidesinin üzerine yürüdüğü, tartışma ve kavgalarının sürekli bir hal aldığı, aralarında sevgi ve saygının kalmadığı, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında davacının dava açmakta haklı olduğu-
Bağımsız konut açılmadığı ve davalı (koca) ile ailesinin davalı (kadın)'a hakaret ettiği gerekçesiyle açılan boşanma davasında, davalı (koca)'dan ve onun ailesinden kaynaklanan bir geçimsizliğin varlığının ispatlanamadığı, açılan boşanma davasının reddi ile davalı kocanın kusuru kanıtlanamadığından kadının maddi-manevi tazminat talebinin reddi gerekeceği-
Davacı kadının, boşanma davasını hem Türk Medeni Kanununun 166/1-2, hem de Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayandırdığı, davacının birbirleriyle çelişmeyen birden fazla hukuki sebebe dayanarak boşanma talep edebileceği, mahkemece her iki boşanma sebebi yönünden inceleme yapılarak karar verilmesi gerekeceği-
Davalı kadının emekli avukat olup, emekli maaşı ve kira gelirinin bulunduğu, İstanbul ve Silivri'de taşınmazlarının olduğu, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşmeyeceği, gerçekleşen bu durum karşısında kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi koşullarının oluşmadığı, davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddinin gerekeceği-
Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin anlaşmasının bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmünün bütünüyle geçersiz hale geleceği ve boşanma davasının "çekişmeli boşanma" olarak görülmesi gerektiği-
Davalının eşini istemediği, üç yıl önce babasıyla ailesinin yanına gönderip bıraktığı, bu suretle birlikte yaşamaktan kaçındığı, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında davacının dava açmakta haklı olduğu-
Boşanma tarihi itibarıyla gerçek/samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, 5510 sayılı kanundaki maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin/aylığın kesilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki “kurum işleminin iptali” davasında, "boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama" olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması gerektiği-
Kural olarak, anlaşmalı boşanma davasında taraflar arasında akdedilmiş olan boşanma protokolünde yer alan mal rejimi hukukundan kaynaklanan anlaşma maddelerinin mahkeme kararında yer alması veya protokolün mahkemece onaylanması gerekeceği- Mal rejiminden kaynaklanan taleplerin, boşanmanın ferilerinden olmadığından ayrıca dava konusu edilebilecekleri-