Davacının; temyiz dilekçesinde boşanma davasından feragat ettiğine ilişkin bir beyan bulunmamakta ve davalının maddi anlamda yardımda bulunacağını vaad etmesine rağmen yardım etmediğini belirterek kararın bozulmasını istemesi halinde, anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar, davacının bu yöndeki irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmadığı-
Daha kusurlu eşin de boşanma davası açabileceği, ancak boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun saptanmış olması gerektiği-
Az kusurlu olan davacı-davalı kadının kendisinin de boşanma davası açması karşısında, boşanmaya itirazının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, davalı-davacı kocanın boşanma davasını kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Davacı kocanın, davalı kadına göre daha ağır kusurlu olduğunun anlaşılması üzerine davacı kocanın talep etmiş olduğu maddi ve manevi tazminat talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerekeceği-
İhtar tebliği üzerine boşanma davası açılabilmesi için, dürüstlük kuralı gereği dava açılmasını haklı kılan başka sebeplerin ve olguların da bulunması gerekeceği-
Dosyada tanıkların olmamışı olmuş gibi gösteren beyanlarına gösteren herhangi bir delil veya olgunu olmadığı, olaylara çok yakın tanık sözlerine değer verilmesi gerekeceği-
Kişisel ilişki takdirinde, hakimin taraflardan kabul ettikleri bir düzenleme istemesi, kabul edilen düzenlemeyi uygun bulması veya gerekli gördüğü değişikliğin taraflarca kabulü halinde buna uygun kişisel ilişki düzenlemesine gitmesi gerekeceği-
Protokol, hakim tarafından tasdik edilmemesi halinde içerisinde yer alan gayrimenkul temlik taahhüdünün resmi şekil vasfını almamış sayılacağı-
Kocanın eşine fiziksel şiddet uygulaması sebebiyle, ortak hayatın temelinden sarsıldığı ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olduğu-
Davalı-davacı kadının sadakatsiz davranışlar sergilediği, davacı-davalı kocanın da düzenli işte çalışmayıp birlik görevlerini ihmal etiği, ortak hayatın temelinden sarsıldığı ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğunu kabulü gerekeceği-