Anlaşmalı boşanma talebiyle kendisine başvuran eşler arasında, gerçekte bir boşanma sebebinin var olup olmadığı, aralarında yaptıkları düzenlemede yer verdikleri hususların geçerli bir sebebe dayanıp dayanmadıkları ve bunların doğru olup olmadığını hakimin araştırmakla yükümlü olmadığı-
Boşanma anlaşmasında yer alan "ortak çocuklar adına iki taşınmaz alınacağına" ilişkin hükmün çocuklar bakımından üçüncü kişi yararına bir edim yükümlülüğü niteliğinde olup, edimini ifa etmeyen davalı hakkında davacının talebi doğrultusunda 6098 sayılı TBK' nun 113/1 uyarınca karar verilmesi gerekeceği-
Davacı kadının Cumhuriyet Savcısı tarafından alınan beyanında evlilik birliği sırasında üçüncü kişi ile birlikteliklerinden bir çocuk dünyaya getirdiğini beyan etmiş, yine doğum raporuna göre de, davacı kadının çocuk dünyaya getirdiği anlaşılmakta olup, sadakat yükümlüğünün ihlali nedeniyle taraflar arasındaki ortak hayatı temelinden sarsacak ve evlilik birliğinin devamına imkân vermeyecek derecede bir geçimsizlik bulunduğu sabit olduğundan davacı kadının daha fazla kusurlu olduğunun kabulünün gerekeceği-
Boşanmaya neden olan olaylarda, eşlerin karşılıklı boşanma istekleri olduğu ve böylece evliliğin devamında taraflar ve ortak çocuk için yarar kalmadığına göre, Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesinde belirtilen koşullar göz önünde bulundurularak kadının boşanma davasının kabulü gerekeceği-
Savunmanın genişletilmesi ancak ön inceleme duruşmasından sonra mümkün olduğundan, davacı kadının tahkikat aşamasında talep ettiği tazminatlar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-
Eşlerin birbirlerine sürekli hakaret etmeleri ve gerçekleşen diğer hususlar da göz önünde bulundurulduğunda, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğundan boşanmaya karar verilmesi gerekeceği-
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılacağı-
Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekeceği-
Kadının eşine hakaret etmesinin, birlikte yaşamaktan kaçınmasının; taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik olduğu ve boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
TMK. mad. 166/1-2 uyarınca; hakim tarafından boşanma kararına hükmedilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olmasının gerektiği; oysa dinlenen davacı tanık beyanlarının bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğu; bu itibarla davanın reddi gerektiği-