Davacıya, boşanma kararının verildiği tarihten sonra, 506 sayılı Kanun hükümleri uyarınca ölen babasından yetim aylığı bağlandığı, Kurum yoklama memurlarının davacıya ait adreste yaptıkları tespit üzerine düzenledikleri rapor doğrultusunda, davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı gerekçesiyle bağlanan ölüm aylığının kesildiği, uyuşmazlık konusu yetim aylığının iptali işlemi 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden sonra gerçekleşmiş olduğundan anılan Kanunun Geçici 1 ve 4. maddelerinin uygulanamayacağı-
Davacıya, boşanma kararının verildiği 05.04.2007 tarihinden sonra, 01.05.2007 tarihinden başlamak üzere 506 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yetim aylığı bağlandığı, Kurum yoklama memurlarının davacıya ait adreste yaptıkları tespit üzerine düzenledikleri rapor doğrultusunda, davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı gerekçesiyle bağlanan ölüm aylığının kesildiği ve 01.10.2008 den itibaren ödenen aylıkların yersiz ödeme olduğundan bahisle faizi ile iadesinin talep edildiği anlaşıldığından; mahkemece işin esasına girilerek, birlikte yaşama olgusu yöntemince araştırılmak suretiyle, Kurumun davacıya bağlanan ölüm aylığının iptali ile ödenenlerin iadesine yönelik işleminin 5510 sayılı Kanunun 56/son maddesine uygun olup olmadığının tespiti gerekeceği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verebilmek için davalının az da olsa kusurunun bulunması gerektiği, ancak somut olayda davalı kadına atfı mümkün hiçbir kusurun bulunmadığı anlaşıldığından tam kusurlu kocanın boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının mahkemece sabit görülen kusurları gerçekleşmiş ise de, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalının da kocasına hakaretlerde bulunduğu anlaşıldığından, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu-
Davacının; temyiz dilekçesinde boşanma davasından feragat ettiğine ilişkin bir beyan bulunmamakta ve davalının maddi anlamda yardımda bulunacağını vaad etmesine rağmen yardım etmediğini belirterek kararın bozulmasını istemesi halinde, anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar, davacının bu yöndeki irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmadığı-
Daha kusurlu eşin de boşanma davası açabileceği, ancak boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun saptanmış olması gerektiği-
Az kusurlu olan davacı-davalı kadının kendisinin de boşanma davası açması karşısında, boşanmaya itirazının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, davalı-davacı kocanın boşanma davasını kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Davacı kocanın, davalı kadına göre daha ağır kusurlu olduğunun anlaşılması üzerine davacı kocanın talep etmiş olduğu maddi ve manevi tazminat talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerekeceği-
İhtar tebliği üzerine boşanma davası açılabilmesi için, dürüstlük kuralı gereği dava açılmasını haklı kılan başka sebeplerin ve olguların da bulunması gerekeceği-
Dosyada tanıkların olmamışı olmuş gibi gösteren beyanlarına gösteren herhangi bir delil veya olgunu olmadığı, olaylara çok yakın tanık sözlerine değer verilmesi gerekeceği-