Davacı tarafından daha evvel açılıp reddedilen ve kesinleşen boşanma davasına ilişkin kararın, bahse konu davada kesin hüküm oluşturup oluşturmadığının tespiti açısından önceki boşanma davasına ilişkin dava dosyasının getirtilerek incelenmesi ve her iki davada da aynı hukuki sebebe dayanılıp dayanılmadığı, aynı hukuki sebebe dayanılmakta ise ilk davada ileri sürülen vakıalardan başka yeni vakıalar ileri sürülüp sürülmediğinin araştırılması gerekeceği-
Davadan feragatin, kesin hükmün hukuki sonuçlarını hasıl ettiği, feragat edilen davanın, feragat tarihinde derdestlik vasfını kaybedeceği-
Boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı kadının, başka erkeklerle cep telefonu ve sanal ortamda çok sayıda görüşmeler yapması halinde, evlilik birliğinin mutluluğunu sağlama ve eşine sadık kalmak yükümlülüğünü ihlal etmiş olacağı, evlilik birliğini ve ortak hayatı sürdürmesi diğer eşten beklenmeyecek derecede temelinden sarstığının da açık ve tartışmasız olacağı, yani kadının ağır kusurlu olacağı ancak koca da hakaret edip evin kilidini değiştirdiğinden kusurlu olduğundan, davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerekeceği-
“Davalı kadının ayrı yaşadığı dönemde, kendisini eşiyle barıştırmak için gelen aracılara “boşuna geldiniz, ben deli gütmeyeceğim, ben hayatımı yaşayacağım” dediği ve yine davalı kadının, davacı kocayı almak için gelen, davacının abisi ve yanındakilere “bunu buradan götürün, ondan ayrılmak istiyorum, bir daha gelirse kötü olur” şeklinde beyanlarda bulunduğu anlaşıldığından, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik olduğu ve olayların akışı karşısında davacının dava açmakta haklı olduğu
Evlilik birliğinin devamının eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmasının davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanması halinde, davalıya yüklenecek kusur yoksa boşanmaya karar verilemeyeceği
Geçirdiği ağır hastalık sebebiyle üç defa ameliyat olan ve algılama yeteneğinin zayıflayan kocanın, annesi ile davalı eş arasında gerçekleşen olaylardan dolayı müteveffa kocaya kusur atfedilemeyeceği- Davalı kadının eşi, için “ben hastabakıcılık yapamam” demek suretiyle, hastalığının son evresinde yalnız bırakıp gittiği anlaşıldığından, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı kadının kusurlu olduğunun kabulü gerektiği-
Davalının, anlaşmalı boşanma talebine karşı çıkmasıyla davanın kendiliğinden çekişmeli hale geleceği ve bu durumda taraflara iddia ve savunmaları çerçevesinde delil gösterme ve sunma imkanının tanınması gerekeceği-
Davalı kocanın birlik görevlerini yerine getirmeyerek hasta olan eşi ile ilgilenmediği anlaşıldığından ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olup eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün olmamasından, boşanmaya (TMK.md. 166/1) karar verilmesi gerektiği-
Tarafların uzun süreden beri fiilen ayrı yaşadıkları, ortada bir aile birliğinin kalmadığı somut uyuşmazlıkta TMK. mad. 166/2 gereğince boşanmaya karar verilmesi gerektiği- Evliliğin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamış olması halinde boşanma kararının verileceği-
İrade sakatlığı olması durumunda dahi evliliğin iptaline karar verilmemişse, evlenme akdi yapıldıktan sonra yaşanılan vakalar nedeniyle birliğin temelinden sarsıldığının karşı tarafın kusurundan kaynaklandığı iddiası ile boşanma davası açılabileceği-