Dava tarihinden sonra gerçekleşen olayların kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı-
Davacı-davalı (koca)'nın, evlilik birliği içerisinde eşine bir çok kez fiziksel şiddet uyguladığı, birlik görevlerini yerine getirmediği, davalı-davacı (kadın)'ın ise, kocanın ailesine saygı sınırlarını aşan söz ve davranışlarda bulunduğu, bu durumda, davacı-davalı kocanın diğer eşe göre daha ağır kusurlu olduğu- Davalı-davacı (kadın)'ın ağır kusurlu kabul edilerek, yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davalı kadının başka bir erkeğe duygusal içerikli mesajlar göndermek suretiyle güven sarsıcı davranışta bulunduğu ve bunun ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğe yol açacağı-
Davalı (kadın)'ın eşine karşı fiziki şiddete yönelik eylemlerde bulunduğu ve "köpek, şerefsiz, teres" diyerek hakaret ettiği, buna karşılık davacı (koca)'nın da eşine fiziksel şiddet uyguladığı, eşine ve müşterek çocuğa hakaret ettiği ve birlik görevlerini yerine getirmediği, bu nedenle davacının dava açmakta haklı olduğu-
Davalının, kısa sürelerde kaynağı açıklanamayan kazanç elde edip kaybettiği, bu yüzden icra takiplerine maruz kaldığı, eve haciz memurları geldiği, başkalarının silahlı saldırısına uğradığı ve ortak eve gelmemeye, dışarıda kalmaya başladığı, gerçekleşen bu tutumu ile davacıyı ciddi endişe ve korkuya sevk ettiği, bu nedenle, dava açmakta haklı olduğu-
Delil avansını iki haftalık kesin süre içerisinde yatırması, aksi takdirde delil ikamesinden vazgeçmiş sayılacağı yönünde ara karar verilmiş olduğu halde, bu ara kararın davalıya tebliğ edilmediği, sadece tahkikat duruşmasının tebliği ile yetinildiği, bunun da hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğu-
"Davacı alacaklılar tarafından davalı kadının muvazaalı olan boşanma kararının veya muvazaa ile yaratılmış olan yoksulluk ve iştirak nafakaları ile maddi ve manevi tazminatlar konusundaki hükmün iptaliyle, yeniden yargılama yapılmasına" ilişkin olan davada, kadın ile boşandığı eşi arasında "zorunlu dava arkadaşlığı" bulunduğu-
Davacı kadının eşine hakaret ettiği, ortak yaşam sürerken ikinci bir konut edinerek eşiyle birlikte yaşamaktan kaçındığı, buna karşılık davalı kocanın ise, güven sarsıcı davranışlar içine girdiği, eşine fiziksel şiddet uyguladığı ve eşini tehdit edip bu eyleminden dolayı ceza mahkemesince cezalandırılmasına karar verilmiş olduğu anlaşıldığından, boşanmaya neden olan olaylarda davalı kocanın daha ağır kusurlu olduğu-
Davacının sadakatsiz davranış içinde olmasının, davalının ona mütemadiyen saldırıda bulunma hakkı vermediği böyle bir düşünüşün bizzat ihkakı hakka imkan vermek sonucunu doğurduğu-
Deliller toplanmadan eksik tahkikatla hüküm verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-