Davacının birlik görevlerini yerine getirmediği, eşine fiziki şiddet uyguladığı ve başka birini sevdiğini söyleyip bu kişi ile evlenmek amacıyla görücü göndermeye çalıştığı, davalının ise daha önce koca tarafından açılıp reddedilen dava tarihinden sonra başka bir erkeğin evinde iki hafta kadar kaldığı, yine gece yarısı aynı kişinin kadının evinden çıkarken görüldüğü, bu suretle de sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, davacının dava açmakta haklı olduğunun kabulü gerektiği-
Eşin ihtiyacı olmamasına rağmen çevreden yardım toplamak suretiyle diğer eşi toplum içinde küçük düşürdüğü ve bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olduğunun kabulünün gerektiği-
Davacı tarafından daha önce açılıp reddedilen boşanma davasının kesinleştiği tarihten sonra, boşanma davasının açıldığı tarihe kadar, üç yıldan fazla bir süre geçtiği davalının da önceki kararın kesinleşmesinden sonra davacı ile bir araya gelmediklerini, ortak hayatın kurulamadığını kabul ettiği bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Dava tarihinden sonra gerçekleşen olayların kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı-
Davalı kadının başka bir erkeğe duygusal içerikli mesajlar göndermek suretiyle güven sarsıcı davranışta bulunduğu ve bunun ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğe yol açacağı-
Davacı-davalı (koca)'nın, evlilik birliği içerisinde eşine bir çok kez fiziksel şiddet uyguladığı, birlik görevlerini yerine getirmediği, davalı-davacı (kadın)'ın ise, kocanın ailesine saygı sınırlarını aşan söz ve davranışlarda bulunduğu, bu durumda, davacı-davalı kocanın diğer eşe göre daha ağır kusurlu olduğu- Davalı-davacı (kadın)'ın ağır kusurlu kabul edilerek, yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davalı (kadın)'ın eşine karşı fiziki şiddete yönelik eylemlerde bulunduğu ve "köpek, şerefsiz, teres" diyerek hakaret ettiği, buna karşılık davacı (koca)'nın da eşine fiziksel şiddet uyguladığı, eşine ve müşterek çocuğa hakaret ettiği ve birlik görevlerini yerine getirmediği, bu nedenle davacının dava açmakta haklı olduğu-
Davalının, kısa sürelerde kaynağı açıklanamayan kazanç elde edip kaybettiği, bu yüzden icra takiplerine maruz kaldığı, eve haciz memurları geldiği, başkalarının silahlı saldırısına uğradığı ve ortak eve gelmemeye, dışarıda kalmaya başladığı, gerçekleşen bu tutumu ile davacıyı ciddi endişe ve korkuya sevk ettiği, bu nedenle, dava açmakta haklı olduğu-
Delil avansını iki haftalık kesin süre içerisinde yatırması, aksi takdirde delil ikamesinden vazgeçmiş sayılacağı yönünde ara karar verilmiş olduğu halde, bu ara kararın davalıya tebliğ edilmediği, sadece tahkikat duruşmasının tebliği ile yetinildiği, bunun da hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğu-
"Davacı alacaklılar tarafından davalı kadının muvazaalı olan boşanma kararının veya muvazaa ile yaratılmış olan yoksulluk ve iştirak nafakaları ile maddi ve manevi tazminatlar konusundaki hükmün iptaliyle, yeniden yargılama yapılmasına" ilişkin olan davada, kadın ile boşandığı eşi arasında "zorunlu dava arkadaşlığı" bulunduğu-