Fazla çalışmanın ispatı yönünden şube açma kapama kayıtlarının -Alarm Kontrol Merkez Aylık Aktivite Raporları- tek başına bir yazılı ispat vasıtası olarak kabulü mümkün olmadığı, bu kayıtların, davacının bireysel olarak ne kadar çalıştığını değil, şubenin açılış ve kapanış saatlerini gösterdiği, anılan kayıtların tanık anlatımları ile birlikte değerlendirilmesi suretiyle sonuca gidilmesi yerinde ise de, tanıkların davacının çalışma düzenini bilebilecek kişiler olmasına özen gösterilmesi gerektiği- Dosya kapsamına göre davacı tanıklarının davacı ile birlikte çalıştıkları sürenin sınırlı olduğu tespit edilmekte olup, mahkemece bu yön gözetilmeden değerlendirme yapılması hatalı olduğu-
Şikayetçi-borçlunun, icra müdürlüğünün teminat mektubunun nakde çevrilmesine yönelik işleminin iptalini talep ettiğinin, mahkemece, icra müdürlüğü kararının yerinde olduğu belirtilerek şikayetin reddine karar verildiğinin görüldüğü, mahkemece şikayetin reddine dair verilen karar yasal bir gerekçeyi içermediği anlaşılmakla kararın bozulması gerekeceği-
Bozma kararı üzerine önceki hükmün tamamen ortadan kalkacağı; bu sebeple bozma kararından sonra mahkemece 6100 sayılı Kanun'un 297. maddesinde belirtilen unsurları içeren yeni bir karar verilmesi gerekeceği- O halde, bozma sonrası hüküm tesis edilirken bozma kapsamı dışında bırakılan ancak onanmasına da karar verilmeyen hususlarda hüküm tekrarı yapılması gerekeceği-
22. HD. 06.02.2019 T. E: 2017/19809, K: 2467-
Mahkemece gerekçeli kararda dosya içerisine sunulan belgelerin ve takip dosyasının özetine yer verilmiş, ancak tarafların iddia ve savunmalarının tartışılıp değerlendirilmediği gibi hangi gerekçeyle davanın kabulüne karar verildiği de açıklanmamış olduğundan ve miktar belirtilmeksizin infazda sorun yaratacak şekilde yazılı şekilde hüküm kurulmuş olduğundan kararın bozulması gerektiği-
Mahkemece yapılacak işin; taraflarca sunulan tüm delilleri birlikte değerlendirmek, sonucuna göre kabul sebebini içeren, tarafları doyurucu, hukuki denetimi mümkün ve özellikle Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nin 297. (Mülga HUMK'un 381, 388 ve 389.) ve 27.maddeleri de gözetilerek gerekçelerini açıkça kaleme aldığı anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir hüküm kurmak olması gerekeceği-
Bozma ilamından sonra yapılan yargılamada dosyaya iki kök rapor ve iki ek rapor alındıktan sonra, verilen kararın gerekçesinde hangi rapora itibarla karar verildiği ve diğer raporlara itibar edilmeme sebepleri hususunda her hangi bir açıklama yapılmadan karar tesis edilmiş olması kararların gerekçeli olması kuralına aykırılık teşkil ettiği- Davacının dava dilekçesinde talep ettiği istirdat talebi hakkında da olumlu veya olumsuz bir hüküm tesis edilmemesini hatalı olduğu-
Davacı üçüncü kişi şirket tarafından birleşen dava konusu hacze yönelik İİK'nun 96. vd. maddelerine dayalı olarak ........ İcra Hukuk Mahkemesi'nin .......... Esas sayılı dosyası ile açılan istihkak davasının ............. tarihinde iş bu dosya ile birleştirilmesine karar verilmekle birlikte birleşen davaya yönelik mahkemece olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Bozma ilamından sonra tesis edilen hükümde, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ve aylık ücret alacaklarına yönelik talepler bakımından hüküm sonucu tesis edilmemesi HMK mad. 297 aykırı olduğu- Taraflar arasındaki, aylık ücret miktarına yönelik uyuşmazlığın çözümünde, yapılan emsal ücret araştırmasının yetersiz olması nedeniyle, emsal ücret araştırması genişletilerek, işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş bildirilerek ilgili işçi ile işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceğinin araştırılması gerektiği, ardından tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek, aylık ücret miktarına yönelik uyuşmazlık çözüme kavuşturulması gerektiği- Davacının dini bayram tatillerinde çalışmadığının kabul edilmesine göre, fazla çalışma ücreti alacağı hesabında, dini bayram tatil günlerinin hesaptan dışlanması gerekliliğine dikkat edilmemesi hatalı olduğu-
Dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamayacağı- Gerek tefhim edilen kısa kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar, ayar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterileceği, taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazında güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerektiği-