Bozmadan sonra ıslahın olanaklı olmadığı- Mahkemenin bozmadan sonra verdiği kararın hüküm fıkrasında yer alan ve bozmaya konu yapılmayan kısım yönüyle de ilk hükümdeki gibi karar tesis etmesi gerektiği-
Hükümde esas alınan bilirkişi raporunda, ........... Bank A.Ş'nin Merkez Bankasına bildirdiği faiz oranları fiilen uygulanan değil, uygulanması muhtemel olan en yüksek mevduat faiz oranlarını göstermekte olduğundan, buna göre hesap yapılması yerinde olmayıp; mahkemece, tarafların bildirdiği tüm bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde, fiilen uyguladıkları mevduat faiz oranları getirtilerek en yüksek mevduat faiz oranı tespit edilip, gerektiğinde yeni bir bilirkişiden rapor alınarak sonuca gidilmesi gerekeceği- İlamların infaz edilecek kısmının hüküm bölümü olduğu-
Dava konusu edilen bir kısım parsellerin davalıların murisi tarafından üçüncü kişiye satıldığı, ne var ki mahkemece, dava edilmesine karşın bu parseller yönünden 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesine aykırı olarak olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmamasının yerinde olmadığı- Dava dışı taşınmazın HMK.'nın 26. maddesine aykırı olacak şekilde tazminat hesaplamasına dahil edilmesinin yerinde olmadığı-
Mahkemenin gerekçeli kararında davacının asgari ücretle çalıştığının tespit edildiği ve hesaplamalarda asgari ücretin esas alınacağı belirtilmiş ise de; hüküm sonucunda, bilirkişi ek raporu esas alınarak, bilirkişi raporunca belirlenen aylık ücret miktar kabul edilip yapılan hesaplamalara göre dava konusu işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasının açık bir çelişki oluşturduğu-
Taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın, infazında güçlük çıkarmayacak şekilde belirtileceği- Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi gerektiği-
Mahkemece, tarafların evliliğinin boşanmayla değil, ölümle sona erdiği, velayete ilişkin hüküm kesinleşmediği gibi anne ve babadan birinin ölümü halinde velayetin sağ kalana ait olacağı dikkat alınmaksızın, daha önceden müşterek çocuklarla ilgili alınmış bir karar olduğu gerekçesiyle velayet hususunda "karar verilmesine yer olmadığı" şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemece, tefrik edilip sonradan birleştirilen ziynet ve eşya alacağına yönelik davada, dilekçelerin taraflara tebliği ile dilekçeler aşamasının tamamlanmasının gerektiği- Mahkemenin, hangi delillerle sonuca ulaştığını değil, dayanılan delillerde yer alan hangi vakıanın kabul edildiğini gerekçeli olarak açıklamasının zorunlu olduğu-
Fazla çalışmanın ispatı yönünden şube açma kapama kayıtlarının -Alarm Kontrol Merkez Aylık Aktivite Raporları- tek başına bir yazılı ispat vasıtası olarak kabulü mümkün olmadığı, bu kayıtların, davacının bireysel olarak ne kadar çalıştığını değil, şubenin açılış ve kapanış saatlerini gösterdiği, anılan kayıtların tanık anlatımları ile birlikte değerlendirilmesi suretiyle sonuca gidilmesi yerinde ise de, tanıkların davacının çalışma düzenini bilebilecek kişiler olmasına özen gösterilmesi gerektiği- Dosya kapsamına göre davacı tanıklarının davacı ile birlikte çalıştıkları sürenin sınırlı olduğu tespit edilmekte olup, mahkemece bu yön gözetilmeden değerlendirme yapılması hatalı olduğu-
Şikayetçi-borçlunun, icra müdürlüğünün teminat mektubunun nakde çevrilmesine yönelik işleminin iptalini talep ettiğinin, mahkemece, icra müdürlüğü kararının yerinde olduğu belirtilerek şikayetin reddine karar verildiğinin görüldüğü, mahkemece şikayetin reddine dair verilen karar yasal bir gerekçeyi içermediği anlaşılmakla kararın bozulması gerekeceği-
Bozma kararı üzerine önceki hükmün tamamen ortadan kalkacağı; bu sebeple bozma kararından sonra mahkemece 6100 sayılı Kanun'un 297. maddesinde belirtilen unsurları içeren yeni bir karar verilmesi gerekeceği- O halde, bozma sonrası hüküm tesis edilirken bozma kapsamı dışında bırakılan ancak onanmasına da karar verilmeyen hususlarda hüküm tekrarı yapılması gerekeceği-