Mahkemece, borçluların talepleri doğrultusunda kabul edilen ve reddedilen miktarlar açıkça belirtilerek sıra numarası altında yazılması gerekirken, yazılı şekilde bilirkişi raporuna atıf yapılarak hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Haksız işgal iddiasına dayalı ecrimisil istemi-
Kısa kararda hafta tatili alacağı ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmadığı halde, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında miktar belirtilerek hafta tatili ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görüldüğünden hükmün bozulması gerektiği-
Bozmadan sonra ıslahın olanaklı olmadığı- Mahkemenin bozmadan sonra verdiği kararın hüküm fıkrasında yer alan ve bozmaya konu yapılmayan kısım yönüyle de ilk hükümdeki gibi karar tesis etmesi gerektiği-
Hükümde esas alınan bilirkişi raporunda, ........... Bank A.Ş'nin Merkez Bankasına bildirdiği faiz oranları fiilen uygulanan değil, uygulanması muhtemel olan en yüksek mevduat faiz oranlarını göstermekte olduğundan, buna göre hesap yapılması yerinde olmayıp; mahkemece, tarafların bildirdiği tüm bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde, fiilen uyguladıkları mevduat faiz oranları getirtilerek en yüksek mevduat faiz oranı tespit edilip, gerektiğinde yeni bir bilirkişiden rapor alınarak sonuca gidilmesi gerekeceği- İlamların infaz edilecek kısmının hüküm bölümü olduğu-
Dava konusu edilen bir kısım parsellerin davalıların murisi tarafından üçüncü kişiye satıldığı, ne var ki mahkemece, dava edilmesine karşın bu parseller yönünden 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesine aykırı olarak olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmamasının yerinde olmadığı- Dava dışı taşınmazın HMK.'nın 26. maddesine aykırı olacak şekilde tazminat hesaplamasına dahil edilmesinin yerinde olmadığı-
Mahkemenin gerekçeli kararında davacının asgari ücretle çalıştığının tespit edildiği ve hesaplamalarda asgari ücretin esas alınacağı belirtilmiş ise de; hüküm sonucunda, bilirkişi ek raporu esas alınarak, bilirkişi raporunca belirlenen aylık ücret miktar kabul edilip yapılan hesaplamalara göre dava konusu işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasının açık bir çelişki oluşturduğu-
Taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın, infazında güçlük çıkarmayacak şekilde belirtileceği- Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi gerektiği-
Mahkemece, tarafların evliliğinin boşanmayla değil, ölümle sona erdiği, velayete ilişkin hüküm kesinleşmediği gibi anne ve babadan birinin ölümü halinde velayetin sağ kalana ait olacağı dikkat alınmaksızın, daha önceden müşterek çocuklarla ilgili alınmış bir karar olduğu gerekçesiyle velayet hususunda "karar verilmesine yer olmadığı" şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemece, tefrik edilip sonradan birleştirilen ziynet ve eşya alacağına yönelik davada, dilekçelerin taraflara tebliği ile dilekçeler aşamasının tamamlanmasının gerektiği- Mahkemenin, hangi delillerle sonuca ulaştığını değil, dayanılan delillerde yer alan hangi vakıanın kabul edildiğini gerekçeli olarak açıklamasının zorunlu olduğu-