Mahkemece davacı kadın lehine hükmolunan yoksulluk nafakası ve ortak çocuklar lehine hükmolunan iştirak nafakasının her yıl TÜFE oranında artırılmasına karar verildiği, ancak artışın hangi tarihten itibaren yapılacağının hükümde belirtilmediği, hükmün kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık ve infazda güçlük çıkarmayacak biçimde kurulması gerekeceği-
Ecrimisil isteğine ilişkin davada; hangi yıllar için ne miktarda ecrimisile karar verildiği ve faiz başlangıç tarihleri infaza olanak verecek şekilde hüküm yerinde belirtilmeden 6100 sayılı HMK'nin 297/2. maddesine aykırı karar verilmiş olmasının isabetli olmadığı-
Davacı iş sözleşmesini maaşların geç yatırılması ve fazla mesailerin ödenmemesi sebebiyle haklı sebeple feshettiğini ileri sürerek, ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının talep ettiği ve mahkemece davacının fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile hafta tatili ücreti alacaklarının kabulüne ücret alacağı talebinin ise reddine karar verdiği davada, kararın gerekçesinde iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmayacak şekilde son bulduğuna dair dosyada delil bulunmadığı, bu nedenle davacının iş sözleşmesini İş Kanunu’nun 24/II-e bendi gereğince haklı sebeple feshettiği ifade edilmiş olup, mahkemece talep konusu olmadığı halde feshe ve kıdem tazminatına yönelik olarak hüküm kurulması yerinde olmadığı-
Mahkeme kararında, denetime olanak verecek şekilde delillerin tartışılarak reddedilme ve üstün tutulma sebeplerinin gösterilmediği, vakıalara ilişkin herhangi bir tespitte bulunulmadığı, -Hükmün hangi delillere dayanılarak verildiğinin, hangi olayların sabit olduğunun, taraflara yüklenen kusur durumlarının ve oranlarının da kararda belirtilmemesi nedeniyle gerekçesiz şekilde hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Genel kurulun iptali ve kayyım atanması talebi-Mahkemece gerekçesi daha sonra açıklanmak üzere kısa kararında davanın reddine karar vermiş ise de, gerekçesinde, davacının genel kurul iptaline ilişkin talebi yönünden açılan davanın reddine, davacının kayyım atama talebi yönünden davanın ayrılarak ayrı bir esasa kaydedilmesine karar vererek çelişkiye neden olmasının hatalı olduğu-
Mahkemece, HMK'nun 297. maddesine aykırı olarak hüküm kurulduğu, davacı borçlunun tebligat usulsüzlüğüne ilişkin şikayeti hakkında hüküm kurulmadığı görüldüğünden, mahkemece, borçlunun bütün talepleri ile ilgili HMK'nun 297. maddesine uygun olarak hüküm kurulması gerekeceği-
Davaların birleştirilmesi durumunda da, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, hüküm kısmında her bir dava hakkında o davaya ilişkin vekalet ücretlerinin de ayrı ayrı gösterilmesi gerektiği-
Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılarak karar verilmesinin bozma sebebi olduğu-
Dosyadaki belgeler ve bilirkişi raporları özetlendikten sonra hiçbir gerekçe gösterilmeden davanın kabulüne karar verilmiş olması, kabul hükmünün hangi maddi ve hukuki gerekçe ve nedenlere dayandığının belirtilmemiş olması halinde hükmün bu nedenle bozulması gerektiği-
İİK. mad. 36 gereğince, Yargıtay'dan tehiri icra kararı alabilmek üzere icra müdürlüğü tarafından mehil verilebilmesi için ibraz edilen teminat mektubu veya yatırılan nakdi teminat, ödeme yerine geçmez ise de, borçlu tarafından yatırılan teminatın, yatırıldığı tarih itibari ile icra takip dosyası alacağını tüm fer’ileri ile birlikte karşılaması halinde, mevcut hacizlerin aşkın hale geleceği- Şikayet dilekçesinde ileri sürülen hususların her biri incelenerek her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği-