Her ne kadar mahkemece, yalnızca istirdat talebi yönünden bir karara hükmedilmiş ise de; dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nun 297 ve devamı maddeleri gereğince bir davada istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekeceği-
Davalının ....... İcra Müdürlüğü'nün ........ esas sayılı icra dosyasındaki itirazının iptaline ilişkin davacı talebi hakkında mahkemece, davanın reddine dair hüküm kurulmuş olmasına rağmen hüküm fıkrasında kendi içinde çelişki oluşturacak şekilde “......... İcra Müdürlüğü'nün ......... esas sayılı dosyası üzerinden takibin devamına” şeklinde de hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğu, her ne kadar kararın gerekçesi davanın reddine dair hüküm fıkrasına göre yerinde ise de, itirazın iptaline ilişkin olarak davanın reddine karar verilmiş olmasına rağmen takibin devamına karar verilmesinin hatalı olduğu-
İhtiyati haciz talebinin reddi kararının İİK mad. 260 ve HMK mad. 297/1-c'ye uygun olarak yazımı gerektiği, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği, istinaf edilen kısa karar bu hususları kapsamadığından, istinaf denetimi mümkün olmadığı-
Davacının talebinin aynen iade, olmaz ise bedelin ödenmesi şeklinde olduğu, oluşturulan hükümde bedelin ödenmesine karar verildiği ancak bilirkişi raporlarına da yollama yapılarak aynen iadeye de hükmedilmiş izleniminin oluşturulduğu, diğer bir anlatım ile neye hükmedildiğinin tereddütlü olduğu, bu şekilde aydınlatılması gereken bir hüküm fıkrası oluşturulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalılardan adı geçen şirket hakkında hüküm kurulmadığı, diğer bir anlatımla, hükmün HMK'nın 297. maddesinde gösterilen şartları taşımadığı, davacının tüm taleplerinin değerlendirilmesi, her bir talep için ayrı ayrı hüküm kurulması gerekeceği, usul ve yasaya aykırı biçimde hüküm tesisinin doğru olmadığı, bozmayı gerektirdiği-
Bozma ilamına uyulması ile bozma ilamının kapsamı dışında kalan ilk karardaki alacak miktarı konusunda usuli müktesep hak oluştuğu, ancak, mahkemece bozma ilamı sonrası verilen kararda ise, usuli müktesep hak ilkesine riayet edilmediği ve ilk kararda yazılı alacak miktarından daha azına hükmedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak bozma kapsamı dışında kalan yönler itibariyle usuli müktesep hak oluştuğu gözetilerek yeniden bir hüküm tesisi gerektiği-
İlamların infaz edilecek kısmının hüküm bölümü olduğu, diğer bir anlatımla hüküm içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu, ilamın infaz edilecek kısmının yorum yoluyla belirlenemeyeceği, bu nedenle hüküm fıkrasının hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça yazılmasının zorunlu olduğu-
Mahkemece, davacının faiz talebi konusunda olumlu veya olumsuz karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı cezai şart bedelinin tahsili istemi- Mahkemece, davacıya bırakılan bağımsız bölümlerin sözleşme uyarınca teslim edilmesi gereken tarihten fiili teslim tarihine kadar sözleşme dikkate alınarak cezai şart bedeli tespit edilip bu bedele dava öncesi temerrüt bulunmadığından ancak dava tarihinden itibaren faiz işletilebileceği dikkate alınarak hüküm kurulması gerektiği-
Ticaret unvanına ve işletme adına yapılan tecavüz iddiaları yönünden mahkemece inceleme ve değerlendirme yapılmamasının ve bu talepler yönünden bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-