Mahkemece tefhim edilen kısa kararda “davanın reddine” yazıldığı halde gerekçeli kararın hüküm fıkrasında “davanın reddine, asıl alacak olan 5.500,00 TL'nin %20' si olan 1.100,00 TL icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine” şeklinde yazıldığı, böylece kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulduğu anlaşıldığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesi gereğince hükmün bozulması gerektiği-
Mahkemece kararın gerekçesinde; her bir davacı için 10.000,00 TL tutarında manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği vicdani kanaatine varıldığının ifade edildiği ve dosyadaki davacı sayısı 6 olduğu halde; gerekçe ile çelişki oluşturacak şekilde hükmün 3. fıkrasında;toplam 50.000,00 TL manevi tazminatın hüküm altına alınmasının isabetli olmadığı-
Davacının talebi hangi gerekçelerle kabul edildiği açık ve anlaşılır olmadığı gibi, kararın denetime elverişli de olmadığı, bu nedenle hükmün bozulması gerektiği-
Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda icra emrinin iptalini talep ettiği, mahkemece hükmün gerekçe kısmında icra emrinin iptali davasına ilişkin açıklamalarda bulunup şikayetin reddine karar verildiği, ancak hüküm kısmında '...emekli sandığınca yapılan haciz işlemine ilişkin usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığından şikayetin reddine' şeklinde karar verildiği anlaşıldığından, mahkemece, talep hakkında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hüküm kurulması gerekeceği-
Dava dilekçesinde iddiaların ileri sürülüş biçimi itibariyle davacı, TMK. mad. 185/3 fıkrasında belirtilen "sadakat yükümlülüğüne" aykırı davranmaktan dolayı, kişilik haklarının saldırıya uğradığı iddiasıyla davalı eşinden manevi tazminat isteminde bulunmuş olduğundan, davanın yasal dayanağının, bu hâliyle dava aile hukukundan kaynaklandığı ve davaya bakmakla aile mahkemesinin görevli olduğu- "Davanın hukuki dayanağının Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiile ilişkin hükümleri olduğu, boşanmaya sebep olan olay nedeniyle kişilik hakları zedelenen tarafın manevi tazminatı boşanma davasıyla birlikte isteyebileceği gibi, boşanmaya bağlı olmaksızın 'hakların yarışması' çerçevesinde genel hükümlere dayanarak da isteyebileceği, bir kişinin sorumluluğu birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa, hâkimin zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar vereceği, somut davada davacının manevi tazminat talebi boşanmadan bağımsız olarak haksız fiile ilişkin hükümlerden kaynaklandığından asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu, bu nedenle direnme kararının bozulması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu-
Söz konusu sitede adlarına kayıtlı bağımsız bölüm bulunmayan davacıların aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın bu kişiler yönünden usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın bu davacılar yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının ve davada taraf olmayan kişiler hakkında hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece verilen kararın gerekçesi ile hüküm kısmında açıkça çelişki olduğu görülmekle mahkeme kararının bozulması cihetine gidildiği-
Davacının icra inkar tazminatı talebi yönünde hüküm kısmında olumlu olumsuz bir değerlendirme yapılmadığı, böylelikle HMK.'nun 297/2. maddesinde değinilen düzenlemeye aykırılık oluşturulduğu-
Mahkemece, borçlunun faiz hakkındaki şikayetinin de gerektiğinde bilirkişi raporu alınarak incelenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin isabetsiz olduğu-