Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu-
Karşı davacı şirketin iş gücü kaybı nedeniyle maddi tazminata yönelik talebi olduğu halde, mahkemece, karşı davanın sadece manevi tazminat talebi yönünden reddine şeklinde hüküm kurularak, maddi tazminat talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece, HMK.'nun 294. ve 297. madde hükümleri doğrultusunda davalının sorumlu tutulduğu miktar hakkında açık ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde yeniden karar verilmesi için hükmün bozulması gerektiği-
Mahkemece, kısa kararda davanın kısmen kabulüne, asıl alacak ve fer'ileri ile toplam 9161,68 TL üzerinden takibin devamına karar verilmiş gerekçede ise asıl alacak ve fer'ileri ile toplam 9109,56 TL için takibe devam edilmesi gerektiğinin bildirildiği, böylece, kısa kararla gerekçe arasında çelişki yaratılmış olup, bu durumun usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiği-
Davacının talebi takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi iken mahkemece, “Davacının davasının kısmen kabulü ile, ........... İcra Müdürlüğü'nün ............ Esas sayılı dosyasında takip konusu yapılan alacak bakımından davacının .......... TL'lik kısım için borçlu olmadığının tespitine, ayrıca tek senet ile kambiyo senedine ilişkin takip yapılamayacağından faizin icra ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yasal faiz olarak işletilmesine,” şeklinde karar verildiği, hükmün bu haliyle infaz kabiliyetinin bulunmadığı-
Mahkemece gerekçede davacının bakiye 41.452,24TL alacağının kaldığı belirtilmesine rağmen davacının dava ve ıslah dilekçesi ile 41.510,24TL talepte bulunduğu belirtilerek 41.510,24TL üzerinden davanın kabulüne karar verilerek gerekçede çelişki oluşturulduğu, mahkemece, kabul edilen miktara ne şekilde ulaşıldığı hususunun gerekçede açık ve anlaşılır bir şekilde yer alması gerekeceği, bu hususlar göz ardı edilerek yetersiz ve çelişkili gerekçe ile hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece hükmün gerekçesinde davalının itirazı haksız olduğundan ve söz konusu alacak likit yani hesaplanabilir olduğundan davalının icra inkar tazminatına da mahkum edildiği belirtildiği halde gerekçeye uygun icra inkar tazminatına ilişkin hüküm kurulmadığından, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerektiği-
HMK'nun 297. maddesine aykırı olarak kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmasının ve yine aynı Kanun'un 305/2. maddesine aykırı olarak tavzih yolu ile hükümde değişiklik yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Yerel mahkeme kararının incelenmesinde; ilam başlığında dava dilekçesinde davacı olarak gösterilen, kazada ölen kişilerin anneleri olan şahıs "İlişkili kişi" olarak gösterilmiş olup, HMK'nda yargılamanın sujeleri arasında "İlişkili kişi" kavramının bulunmadığı, bu nedenle davacının ilam başlığında "İlişkili kişi" olarak gösterilmesinin doğru olmadığı-
Her davacı yönü ile ayrı hüküm kurulması, hükmün taraflara yükletilen ödevlerin ve bahsedilen hakların hiçbir kuşku ve tereddüt gerektirmeyecek şekilde çok açık ve icra (infaz) edilebilir nitelikte olması gerekirken, maddi tazminat yönünden infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya uygun olmadığı-