Birleştirmeye konu davalar bağımsız kimliklerini koruyacağı- Birleşen dosya hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmeden, asıl ve birleşen dosyalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmaksızın yalnızca asıl dava yönünden inceleme yapılarak sonuca gidilmesinin hatalı olduğu- Asıl dosya ve birleşen dosyaların karar başlığında ayrı ayrı gösterilerek hüküm kurulmamasının şekli ve usuli bir eksiklik olduğu-
Sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun olması, tefhim edilen kısa karara aykırı olmaması gerektiği, aksi hallerde yargılamanın aleniyeti ilkesi zedelenmiş ve mahkeme kararına güven sarsılmış olacağı, asıl olan tefhim edilen kısa kararın olduğu, gerekçeli kararın kısa karara uygun olmaması, çelişki yaratıp, gerekçeli kararın yok hükmünde olduğu anlamına geleceği-
Kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulmuş olmasının başlı başına bozma nedeni olduğu- Fazla çalışma alacağı bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık söz konusu olduğunda yan deliller ile desteklenmedikçe tek başına husumetli tanık anlatımları ile sonuca varılamayacağı-
Mahkemece aslolan kısa kararda ve gerekçeli kararda sadece "...Davanın reddine dair verilen önceki kararda direnilmesine…" denilmekle yetinilmiş, ilk verilen karara atıf yapılarak hüküm kurulmuş, dosya kapsamı dikkate alınarak açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar kurulmamış olduğundan kararın usulden bozulması gerektiği-
Yerel mahkeme kararının herhangi bir bölümü onanmış olmadığından kazanılmış haklar saklı kalmak ve bunlara dikkat etmek koşuluyla mahkemece HMK. mad. 297/2 uyarınca yeni bir hüküm kurulması gerektiği-
Taraf vekillerinin temyizi üzerine verilen Yargıtay bozma kararı üzerine yerel mahkemenin bu karara uyması ile davacı-karşı davalı yararına usuli kazanılmış hakkın oluştuğu, usuli kazanılmış hakkın gerçekleşmesine engel olacak istisnai bir durum da bulunmadığına göre, artık önceki kararda direnilmesinin usulen mümkün olmadığı- Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeni ile ilgili olduğu ve temyiz aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekeceği-
Mahkemece hükmün gerekçesinde davacının 22 günlük yıllık ücretli izin alacaklısı olduğu kabul edildiği halde gerekçede belirtilenden farklı olarak, davacının yıllık ücretli izin talebinin reddine hükmedildiğinden, kararın açıklanan gerekçesi ile kurulan hüküm sonucu arasında çelişki bulunduğunun belirgin olduğu-
Mahkeme kararının gerekçe kısmında, yalnızca dosya kapsamı, davalılara yazılan yazı cevapları, ilgili kurumlara yazılan müzekkere cevapları, yargılama aşmasında dinlenen tanık beyanları ve alınan bilirkişi raporuna atıfta bulunulmak suretiyle açılan davanın reddine karar verildiği belirtilmiş olup; davaya konu maddi olguların nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığı belirtilmediğinden hükmün bozulması gerektiği- İşsizlik ödeneğinin muhatabının işveren değil; Türkiye İş Kurumu olduğu-
Hacizlerin kimler için yapıldığı, kimlerin hangi mahcuzlar için istihkak iddiasında bulunduğu, dava konusu olan ve davacı üçüncü kişinin hangi mahcuzlarla ilgili istihkak iddiasında bulunduğu hususları bir arada değerlendirildiğinde hükmün infazda tereddüt oluşacak şekilde verildiği- İstihkak davalarında mülkiyetin tespitine karar verilmeyeceği- Mahkemece, HMK. mad. 31 uyarınca dava konusu yapılan haciz tutanaklarının takip borçlularından hangisi için düzenlendiği ve haciz adreslerinin neresi olduğu, haciz tutanaklarında yazılı tarihlerde bir hata olup olmadığı, bir hata var ise düzelttirilmesinin icra müdürlüğünden istenmesi, bundan ayrı talimat dosyasında yer alan haciz tutanaklarında belirtilen adresler ve borçlu isimleri ile dava dilekçesi ve davacı vekilinin dilekçelerinde yer alan beyanları dikkate alınarak dava konusu yapılan hacizler ve istihkak iddiasında bulunulan mahcuzların açıklattırılması, davaya konu mahcuzlar ile ilgili durumun netliğe kavuşturulması, ondan sonra dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece hükmün gerekçesinde "şikayetçinin iddialarının itiraz olarak ileri sürülmesi gerektiğinden" bahisle "şikayetin reddine" karar verildiği belirtildiği halde, hüküm kısmında "açılan şikayetin sübuta ermemesi nedeniyle reddine" karar verildiğinden çelişkili hükmün bozulması gerektiği-