Davacı tarafından Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan talep konusu alacak kalemleri ayrı ayrı miktarlandırılmak suretiyle dava açılmadığı ve yine ayrı ayrı miktarlandırılmak suretiyle ıslah yapılmadığı, mahkemece Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan alacak kalemleri ayrı ayrı belirtilmeksizin net 19.605,95 TL Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin hüküm kurulduğu, bu şekilde kurulan hükmün ilgili Yasa maddesi uyarınca usulüne uygun bir hüküm olarak kabulünün mümkün olmadığı, zira taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların ayrı ayrı sıra numarası altında faiz başlangıç tarihleri de gözetilmek suretiyle belirtilmesi gerekirken alacağın tek kalem şeklinde belirtilmesinin hükmün denetimini engellediği, mahkemece yapılacak işin, davacı tarafa toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacak talepleri açıklattırılmak suretiyle toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacak kalemleri ayrı ayrı belirtilerek hüküm kurulması olduğu-
Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hüküm bulunması gerektiği- Davalı lehine veya aleyhine herhangi bir hüküm kurulmamış olmasının hatalı olduğu-
İşveren tarafından yüklenici işçilerine ödenen işçilik alacaklarının rücuen tahsili için açılan davada davalılar mecburi dava arkadaşı olmadığından her bir davalı için sorumlu olunan miktar ayrı ayrı belirlenip tahsil hükmünün de ayrı ayrı kurulması gerekeceği-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası-
Mahkemece, hüküm fıkrasında açık ve net olarak davalı ... yönünden ........... İş Mahkemesinin ............. E sayılı dosyasında nihai kararla oluşacak ödeme şartlarıyla davalı ... yönünden mükerrerlik oluşturmamak ve bu davanın sigorta limitiyle sorumlu olmak kaydıyla olduğu belirtilerek infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm tesis edilmiş olup, davalı ... yöünden infazı kabil bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekeceği-
İki davacının bulunduğun uyuşmazlıkta onama kararına karşı davacılardan birinin karar düzeltme yoluna gittiğinin anlaşıldığı, mahkemece, hangi davacı yönünden hüküm kurulduğu, karar düzeltme yoluna giden davacı yönünden değerlendirilmesi ve kazanılmış haklar dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, çelişki yaratıldığı görüldüğünden, bu durumun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesine aykırılık teşkil ettiği, o halde hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların ayrı ayrı gösterildiği bir hüküm kurulması gerekeceği-
Mahkemece verilen hükümde, davalı şirketin asıl alacak ve işlemiş faiz alacağından poliçe limiti uyarınca sorumlu olacağı belirtilmiş olmasına rağmen, poliçe limitinin ne miktarda olduğunun belirtilmemesi, davalının sorumlu olduğu miktarın tespiti açısından sorun oluşturacağı gözetilmeden yazılı olduğu şekilde hüküm kurulduğu, mahkemece sorumluluk miktarının açık ve anlaşılır biçimde tespit edilmesi için yapılması gerekenin, davalı şirketin komşu sorumluluk poliçe limiti belirtilerek sorumlu tutulması olduğu-
Mahkemece, hüküm fıkrasında tazminat miktarı belirtilerek bu tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen veya ayrı ayrı tahsiline dair bir açıklama yapılmayarak yasal faizi ile birlikte denilerek cümlenin devamı getirilmemiş olup bu hususta açık bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekeceği-
Şikayetin reddine dair verilen hükmün 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde belirtilen unsurlardan ve özellikle de gerekçeden yoksun olması ve denetime elverişli olmaması nedeniyle bozulması gerekeceği- Mahkemece, şikayetçinin haciz tarihinin şikayet olunanın haciz tarihlerinden daha önceki tarih olduğu gerekçesiyle, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken şikayetin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
İptali istenen sıra cetvelinde gerek Hazar Vergi Dairesi gerekse aleyhine dava açılmayan Harput Vergi Dairesine yer verildiğinin görüldüğü, bu durumda davanın hangi vergi dairesi aleyhine açıldığı konusunun açıklığa kavuşturulması gerekeceği, davacı vekilince bu konuda bir beyan da bulunulmadığına göre hakimin kendiliğinden taraf değişikliğine giderek dava edilmeyen ... aleyhine karar vermesinin doğru olmadığı-