Mahkemece verilen ilk karardan farklı olarak davacı lehine hükmedilen manevi tazminata ilişkin harçtan ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulduğu ve ilk kararda reddedilen maddi tazminat miktarına yönelik davalılar lehine nisbi vekâlet ücretine hükmedilmesine rağmen direnme kararında maktu vekâlet ücretine hükmedildiğinden ortada usulüne uygun bir direnme kararının bulunmadığı- Somut olayda; mahkemece yapılması gereken işin, uygun şekilde ilk karardaki gibi bir hüküm fıkrası oluşturmak ve buna uygun gerekçeli karar yazmak olduğu-
Borçlu tarafından bulunulan meskeniyet şikayetinin incelenmesinde; ilk derece mahkemesince kısa kararda ve gerekçeli kararda dava konusu taşınmazın farklı bedellerle satılmasına karar verilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirildiği, bu durumun bozma nedeni olduğu-
Mahkemece, davalılar ... ... mirasçılarına intikal eden hisselerin tapusunun iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verildiği, ancak, kararda mahkemeyi kabul kararına götüren gerekçeye yer verilmediği, hal böyle olunca; davalılar ... ... mirasçıları yönünden gerekçesiz hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Mahkemece her ne kadar davalı ...'in diğer davalı ... ile birlikte hareket ederek taşınmazın davacı tarafından kendi adına tescilini önlemek amacıyla muvazaalı satış yaptıklarının değerlendirildiği belirtilerek davanın davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiş ise de; hangi gerekçeyle bu kanaate varıldığının belirtilmediği, bu hususta yeterli değerlendirme yapılmadığı, davacı ve davalı tanık beyanlarının kararda yeterince irdelenip tartışılmadığı anlaşılmakla, taşınmazı devralan davalı ...’in TMK’nin 1023.maddesi uyarınca ileri sürdüğü iyiniyet iddiasının tanıkların beyanları doğrultusunda yeniden değerlendirilmesi, gerekirse tanıklar tekrar dinlenerek, davalı ...’in iyiniyetli olup olmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, iyiniyetli ise terditli talebin göz önüne alınması, iyiniyetli değilse şimdiki gibi karar verilmesi gerekeceği- Gerek yasal hasım durumunda bulunan Hazine ve diğer kamu tüzel kişileri ve gerekse iptal ve tescil isteği nedeniyle davada taraf durumunu almış bulunan kayıt malikinin mirasçıları olan davalıların harç, avukatlık ücreti ve diğer yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacakları, eksik harcın davacıdan alınmasına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesinin gerekli olduğu-
Borçlu hakkındaki takibin ve haczin geçerliliği ortadan kalkması halinde, istihkak davasının konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, yargılama gideri ile vekalet ücreti yönünden de davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre karar verilmesi gerektiği- İstinaf/temyiz süresinin, Hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması halinde, tefhimden, aksi halde gerekçeli kararın tebliğinden itibaren  başlayacağı-
Mahkemece, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talebi değerlendirilerek sonucuna göre olumlu olumsuz karar verilmesi, aynı şekilde ..... ada ...... no'lu parsele yönelik harç ikmali yapıldıktan sonra elatmanın önlenmesi ve yıkım istemi yönünden de toplanmış ve/veya toplanacak deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle, dosya kapsamına uygun bir karar verilmesi gerekeceği-
Tazminat davasında, mahkemenin davalılarca bildirilen tanıkların usulüne uygun biçimde dinlenilmeleri, İTÜ veya KGM gibi kurum veya kuruluşlardan seçilecek bilirkişi ya da bilirkişi kurulundan tüm dosya kapsamına, olayın oluş şekline göre tarafların kazanın meydana gelmesinde kusur durumlarının ve davacı aracında oluşan değer kaybının tespiti hususlarında ayrıntılı, önceki raporların da irdelendiği, gerekçeli ve denetime elverişli bir bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen istinaf edildiği ve talebin Bölge Adliye Mahkemesince kısmen kabul edildiği durumda dahi, öncelikle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi halinde de yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekirken; kararın evlat edinmeye yönelik kısmının istinaf edilmemesi sonuca etkili olmadığı halde Bölge Adliye Mahkemesi tarafından usule ve yasal düzenlemelere aykırı şekilde, İlk Derece Mahkemesi kararının yalnızca kişisel ilişki tesisine yönelik kısmının kaldırılmasına karar verilmesinin ve ilgili bölüm yönünden hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
İlk Derece mahkemesince verilen hüküm ortadan kalktığı gibi Bölge Adliye Mahkemesince kurulan hüküm de Dairemiz bozma ilamıyla ortadan kalkmış olması nedeniyle, Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak istinaf incelemesi sonucu yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekirken, usule ve yasal düzenlemelere aykırı şekilde, davacı üçüncü kişi vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nin 353/(1)-b.1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmekle yetinilerek hüküm kurulmamış olmasının doğru olmadığı-
Somut olayda; davacı taraf, taşınmazın kök murise ait iken ölümüyle mirasçılarına kaldığını, taksimle 1/2 payının kendisine ait olduğunu öne sürmekte, davalı taraf da taksime dayanmakta ancak taksimle komşu 30 parselin davacıya kaldığım, dava konusu 31 parselin ise tamamının kendisine kaldığını savunduğu- Taşınmaz başında yapılan keşifte yerel bilirkişi ve tanıklar dinlenmiş, bir kısmının özellikle birbirine benzer ve eylemli beyanlarla taksimin varlığım ve çekişmeli taşınmaz bölümlerinin kime nasıl düştüğünü açıklar şekilde beyanda bulundukları anlaşıldığı- Ne var ki; mahkemece tanık beyanlarından, hangisine neden üstünlük tanındığı tartışılmamış, aksine taksimin varlığını işaret eden ve taşınmazın hangi bölümünün kime kaldığı hususunda birbiriyle uyumlu bulunan davacı ve davalı tanıklarının beyanları karşısında taksim olgusunun neden ispat edilemediği açıklanmamış, gerekçe kısmında, “dosya kapsamında dinlenilen bilirkişilerin beyanları ve dosya kapsamındaki delillerden dava konusu yer ile ilgili olarak taksim olgusunun ispatlanamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verildiği” belirtilerek, dosya kapsamına uygun bulunmayan soyut, kendi içinde de çelişen gerekçeyle hüküm kurulduğu- Hal böyle olunca; Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün kanun yararına bozma isteğinin kabulüne, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantının bulunmadığı, gerekçenin gerekçeli kararın hüküm fıkrasını karşılamaması nedeniyle usul ve yasaya aykırı bulunan, kararın sonuca etkili olmamak ve hükmünün hukuki sonuçları saklı kalmak üzere kanun yararına bozulmasına karar verildiği-
İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm, geçerli istihkak iddiası bulunmadığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş olmakla ortadan kalktığı gibi Bölge Adliye Mahkemesince kurulan yeni hüküm de Dairemiz bozma ilamıyla ortadan kalktığından, Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak istinaf incelemesi sonucu yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekirken, usule ve yasal düzenlemelere aykırı şekilde, davacı alacaklı vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nin 353/(1)-b.1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmekle yetinilerek hüküm kurulmamış olmasının doğru olmadığı-