Dava, 04.06.2011 tarihli iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahibi eş ve çocuklarının maddi ve manevi zararının giderilmesi istemlerine ilişkin olup, iş kazasından kaynaklanan tazminat davasında davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp, buradaki dava arkadaşlığı ihtiyari dava arkadaşlığı olup davacı yan isterse sorumluların tamamı yerine bir kısmına davasını yöneltebileceği, ne dava tarihinde yürürlükte olan 1086 Sayılı HUMK'ta, ne de karar tarihinde yürürlükte olan 6100 Sayılı HMK'da dahili dava diye adlandırılan bir müessese bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan davalılar aleyhine olarak açılmış derdest bir davada yargılama konusu olayla ilgisi bulunan diğer sorumlular da davaya dahil edilmek istenebileceği, davaya dahil edilmek istenen bu sorumlulara husumetin usulünce yöneltilmesini diğer bir ifade ile bu kişiler hakkında usulünce bir dava açılmasını bekleyerek her iki davayı birleştirerek bir arada karar verilmesi gerektiği-
Davacı 3. kişinin dava dilekçesinde, tazminat talebinde bulunduğu, tazminat talebine yönelik, mahkemece olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmemiş olduğu görüldüğü, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekeceği-
Karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hacizli malların değeri ile alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Hükmün yargılamanın sona erdiği duruşmada verilip ve tefhim olunacağı- Gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı- Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerin herbiri hakkın verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği-
Takip dayanağı ilamda "Euro ve USD" üzerinden hükmedilen asıl alacaklar icra takibine konulmuş olup, borçlu her iki alacak kalemi yönünden de faiz itirazında bulunmuş, Mahkemece, sadece Euro alacağına ilişkin faiz yönünden icra emrinin düzeltmesine karar verilmiş olduğundan, USD üzerinden talep edilen alacağın faizine yönelik itiraz hakkında açıkça hüküm kurulması gerektiği-
Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği- Davaya konu bağımsız bölümlerin maliklerinin dava dışı üçüncü kişiler olduğu, yokluklarında görülen böyle bir davada verilen kararın onlara karşı infaz edilme ve kesin hükümden söz edilme olanağı bulunmadığı, davada taraf olmayanlar hakkında leh veya aleyhinde bir karar verilemeyeceği gözetilmeksizin, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedildiğinin sabit olması ve fesihten dolayı tarafların haklarının bulunmasına rağmen, sözleşmenin ayakta olduğu kabul edilerek bağımsız bölümler hakkında tapu iptal ve tescil kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece yapılacak işin; taraflarca sunulan tüm delilleri ile birlikte talebi değerlendirmek, sonucuna göre kabul sebebini içeren, tarafları doyurucu, hukuki denetimi mümkün ve özellikle Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nun 297. ve 27.maddeleri de gözetilerek gerekçelerini açıkça kaleme aldığı anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir hüküm kurmak olması gerekeceği, eksik incelemeyle gerekçesiz şekilde hüküm kurulamayacağı-
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin incelenerek tebligatın usulsüz olduğu sonucuna varılması halinde, usulsüz tebligattan haberdar olunan tarihe göre şikayetin süresinde olması durumunda, tebliğ tarihinin TK.'nun 32. maddesi yarınca düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-