8. HD. 09.05.2017 T. E: 2015/17010, K: 6713-
Tasarrufun iptali davasında verilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunması halinde, kararın bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Yasa'nın öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı için mahkemece yapılacak işin; dilekçedeki istemler dikkate alınarak infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde açık ve anlaşılır bir biçimde ve yasanın aradığı nitelikleri haiz bir karar verilmesinden ibaret olduğu-
6183 s. K. mad. 24 vd. gereğince açılan tasarrufun iptali davasında,  birleştirilen dava dosyaları birbirlerinden bağımsız ayrı davalar olduğundan, asıl ve birleştirilen her dava hakkında usul hükümlerine göre ayrı ayrı hüküm kurulması, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin her dava için ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği-  Asıl ve birleştirilen her dava hakkında usul hükümlerine göre ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği, birleştirilen dava bakımından özellikle gerekçeden yoksun, sadece "asıl ve birleşen dosyadaki davaların kabulüne" şeklinde ifadeye yer verilmesi ve asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı kabul gerekçelerine yer verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kabulün neye ilişkin olduğunun belirtilmeden "Davanın KABULÜNE,” şeklinde kurulan hükmün açık olmadığı-
1. HD. 08.05.2017 T. E: 2015/3550, K: 2383-
HMK. mad. 297/1-c uyarınca, bir gerekçeli karar mevcut değil iken, tashih şerhiyle bu usuli eksikliğin giderilmesinin olanaksız olduğu-
HMK'nın 297. maddesi ışığında, birleşen davanın gerekçeli kararda gösterilmesi ve hüküm fıkrasında asıl ve birleşen dava ile ilgili ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği sebebiyle mahkemece verilen kararın bozulması gerekeceği-
Ziynet eşyaları nitelikleri gereği piyasadan aynen temini mümkün olan yani misli eşya olduklarından aynen iadesi her zaman mümkün olabilecek türden eşyalar olduğundan, mahkemece talep olmasına rağmen aynen iadeye hükmedilmeksizin sadece bedele hükmedilmesi, böylece davalının infaz sırasında seçimlik hakkının kullanılmasının (aynen iade veya bedeli tercih etmesi) bertaraf edilmesinin ve HMK 297 maddesine aykırı infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı-