Davalı şirketin haklı ve geçerli bir nedeni bulunmaksızın Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı'ndan almış olduğu maden işletme ruhsatı gereğince mermer çıkarma faaliyetinde bulunurken bilirkişi raporunda gösterildiği şekilde eski hale getirilmeyecek nispette davacının zararına sebebiyet verdiği belirlenip çekişme konusu taşınmaza el atmanın önlenmesine ve ecrimisile hükmedilmesinde bir isabetsizlik olmadığı- Davacının dava konusu taşınmazdaki payı 10/160 olup bu durum hükümde nazara alınarak yıllara göre davacının payına düşen ecrimisil bedeli infazda tereddüt yaratmayacak şekilde açıkça gösterilmediği gibi, buna göre harç,yargılama gideri ve vekalet ücretine de hükmedilmediğinden, mahkemece verilen kararın infaza elverişli olduğunu söyleme olanağının bulunmadığı-
Hükümdeki çelişkinin bozma sebebi oluşturduğu-
İki çelişkili bilirkişi raporundan hangisinin ne sebeple hükme esas alındığı belirtilmeden ve gerekçe kısmında sanki sadece eksik metrekare talebi varmış gibi değerlendirme yapılmasına karşın, hüküm kısmında tahsiline karar verilen miktarların ne kadarının hangi istek kalemine ait olduğu açıklanmadan ve ıslah işlemi birleşen davadaki davacı için yapılmasına rağmen, asıl davada yapılmış gibi hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Ortak alanlarda ve yüklenicinin kendi bağımsız bölümlerine de yaptığı fazladan imalatlardan yüklenici de yararlanacağından bunların bedeli talep edilemeyeceği- Bilirkişilerce, fazladan imalat olduğu belirlenen imalatların ortak alanlarda veya yüklenicinin bağımsız bölümlerine de yapılıp yapılmadığı tespit edilmediği halde, mahkemece belirtilen imalatların tamamının bedelinin mahsup edilmesinin hatalı olduğu- Yapı kullanma izninin alınmış olmasının eseri kabul anlamına gelmeyeceği, arsa sahiplerinin eksik ve kusurlu işler bedelinin tahsilini zamanaşımı süresi içinde isteyebileceği-
Davaların birleştirilmesi hâlinde, birleşen davalar birlikte görülmekle birlikte ayrı dava olma özelliğini korudukları, her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği; hükmün sonuç kısmında isteklerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil ve ecrimisil isteklerine ilişkin davada kurulan hükümlerin infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olması gerektiği- İptal edilen ve davacılar adına tescil edilen pay ile davalı üzerinde kalan payın açıkça gösterilmesi gerektiği- Ecrimisil bakımından ölü kişi sorumlu tutulacak şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğu- Davada birden fazla davalı olduğu ve davalıların ayrı ayrı vekille temsil edildiği gözetildiğinden infazda tereddüt yaratacak şekilde hangi davalı lehine vekalet ücretine hükmedildiği belirtilmeksizin karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Çekişme konusu taşınmazın yargılama aşamasında tapulaştırma işlemi sonucu ada ve parselinin değişmesi hailnde infazda tereddüt yaratacak şekilde, doğru sicil oluşturma ilkesine aykırı olarak kapanan sicil kaydı üzerinden karar verilmesinin hatalı olduğu- Muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı tapu iptal tescil davalarında dava değeri, davacıların payına isabet eden değer olup, bu değer üzerinden harca hükmedilmesi gerektiği-
Trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemi-
Tazminat (itirazın iptali) davası-
İhyasına karar verilecek olan dava konusu kök parseller belirlenmeden ve bu parsellerin hangi imar parsellerine isabet ettiği hususu saptanmadan, infaza elverişli olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilmesinin hatalı olduğu- İmar işleminin iptal edilmesi nedeniyle imar öncesi kadastral sicilin canlandırılmasının amaçlandığı bu tür sicile yönelik davalarda mülkiyetin özüne dokunan bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğundan ve imar işleminin davalıların iradesi dışında gerçekleştirilen kamusal bir uygulama olduğu hususları dikkate alındığında, eldeki davanın maktu harca tabi davalardan bulunduğu gözetilerek maktu karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği-
Tarafların kullandığı kredinin mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarı gözetilerek denkleştirme yapılması ve tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek katılma alacağına hükmedilmesi gerektiği- Değer artış payı alacağı isteğinde de bulunduğu halde mahkemece bu istek hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Davada talep edilen ev eşyalarının edinilmiş mal oldukları anlaşıldığından, 10 yıllık zamanaşımı süresi bulunmasına karşın, mahkemece TMK'nun 178. maddesindeki 1 yıllık zamanaşımı süresi uyarınca, bu talebin zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-