Mahkemece, hüküm kısmında gerekçe kısmında tartıştığı ve reddettiği talepler ile ilgili kararına yer vermediği, şikayetçinin tüm talepleri kabul edilmiş gibi davanın kabulüne şeklinde karar verdiği ve bir kısım nafaka tutarı ile faizi hususunda düzeltme yaptığı anlaşıldığından, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında tereddüt oluşturabilecek çelişkinin giderilerek hüküm tesisi için mahkeme kararının re'sen bozulması gerektiği-
Mahkemece sunulan ödeme dekontlarından 2015 yılı 3. aydan 12. aya kadar aylık 500 Euro karşılığı toplam 10 aylık 5000 Euro ödendiği ve bu ödemelerin takipte istenilen miktardan mahsubu gerektiği gerekçesi ile bakiye miktar üzerinden takibin devamına karar verilmiş ise de takip ile talep edilmeyen aylar kirasının da göz önünde bulundurularak hüküm kurulmasının yerinde olmadığı-
Hükümlerin kurulmasında esas olan kısa karar olup, gerekçeli kararın da buna uygun olması gerekeceği-
Mahkemece, her bir dava hakkında değerlendirme yapılarak ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde sadece asıl ve birleşen davalar yönünden hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davacının dava dilekçesinde ihbar tazminatı alacağını da talep etmesine karşın, mahkemece davacının ihbar tazminatı talebine ilişkin olumlu olumsuz bir karar verilmemesinin usule ve kanuna aykırı olduğu-
Dava hükmünün ilk bendinde, hükme esas alındığı anlaşılan bilirkişi raporu içeriği ve hangi hususlarının infaza konu olacağı ayrı ve tereddüde mahal vermeyecek açıklıkta belirtilmeksizin sadece; "Davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile; takibin 25/09/2014 tarihli bilirkişi raporunun sonuç bölümünde belirtilen miktarlar üzerinden devamına," şeklinde hüküm kurulmasının HMK mad. 297'ye aykırı olduğu-
Mahkemece, tarafların tüm talepleri ilgili olarak herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, olumlu olumsuz bir karar verilmediği, bu durumun bozma sebebi olduğu-
Hükmedilen miktarların net mi yoksa brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin HMK.nun 297/2. maddesine aykırı olup, infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesinin bozmayı gerektirdiği-
Adi ortaklıklar karşılıklı borçları kapsayan bir sözleşme olmayıp, herkesin belli bir amaca ermek için birtakım borçlar altına girdiği ve fakat bu borçların birbirinin karşılığı olarak değerlendirilemeyeceği sözleşmeler olduğundan ortaklıkta bir tarafın sermaye koyma borcunu yerine getirmekten kaçınmasının diğer tarafa yalnızca ortaklığın feshini isteme yetkisi vereceği- Adi ortaklık sözleşmesinde, ortaklığa konu işletmedeki tesislerin yapım giderlerinin davacı tarafça karşılanacağı hüküm altına alınmış ve bilirkişi raporları ile adi ortaklığa ait işletmeden elde edilen gelirin bir bölümünün tesislerin yapımında kullanıldığı belirlenmiş olduğundan mahkemece, davacı tarafın sabit tesis bedeline yönelik isteminin belirlenmesinde bu hususun dikkate alınması gerektiği-
Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen, bozma doğrultusunda inceleme yapılmamış ve gerekçe oluşturulmadan bozmadan önceki aynı gerekçeyle hüküm kurulduğu, bu nedenle, bozma ilamının gereğinin yerine getirilerek, yerel mahkemeden dava dosyası ve ekindeki iki klasör halindeki davalı işyeri kayıtlarının getirtilmesi, ayrıca sigorta şirketi tarafından davacı ve dava dışı kişiye karşı rücu davası açılmış ve Dairemiz incelemesinden geçen dosyada genel mahkemelerin görevli olduğu belirtilerek bozma kararı verilmiş olup, bu dava dosyasının da getirtilerek, tüm deliller birlikte değerlendirilerek ve gerekçe oluşturularak, davacının kıdem ve ihbar tazminatı talepleri hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-