Talep de gözetilerek, hangi dönem için kaç lira ecrimisilin tahsili gerektiğinin ve buna göre faizin başlama tarihinin hükümde açıkça belirtilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Dava dilekçesinde, somutlaştırma yükünün yerine getirilmemiş olması halinde, öncelikle hâkim davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemesi gerektiği, ancak bu eksiklik tamamlanırsa yargılamaya devam edilerek karar verileceği, bu eksiklik tamamlanmaz ve somutlaştırma gerçekleşmezse, ispatsız kalan davanın reddine karar verileceğinden, dava dilekçesinde, davacının ödenmesi gereken aylık ücretinden her ay cüzi bir miktarının ödendiği, ödenmeyen ücret ve ikramiye alacaklarının davalıdan tahsilinin talep edilmiş olması şekli ile soyut ve genel anlatımlar içerdiğinden, öncelikle davacıdan ücret ve ikramiye alacağı taleplerinin hangi aylara ilişkin olduğu ile ödenmeyen ücret ve ikramiye alacağı açıklattırılması ve işverenden davacıya yapılan ödemeye ilişkin bilgi ve belgeler de istenerek davacının talepleri ve işverence ibraz edilecek bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece; davacının taleplerinin tereddüde yer bırakmayacak şekilde, sunulan maddi hatanın düzeltilmesine ilişkin dilekçe çerçevesinde, 461 ada 475 sayılı parselde kayıtlı taşınmaza yönelik olarak değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalılar arasındaki kira sözleşmesinin 48 numaralı parselle ilgili olduğu belirtilmek suretiyle davalılar arasında yapılmış olan işbu kira sözleşmesinin davacının kiracı olduğu taşınmazın kira sözleşmesini etkilemeyeceği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davadan feragat ile davanın geri alınmasının hukuki sonuçları birbirinden çok farklı olduğundan, yargılama aşamasında davacının hangi tabirleri kullandığına bakılmaksızın, davacının amacının (maksadının) davaya konu haktan (talep sonucundan) vazgeçmek mi olduğu yoksa davasını ileride tekrar açabilme hakkını saklı tutarak davasını geri almak mı olduğunun mahkemece, davacıya açıklattırılması gerektiği-
Davacının tasarrufun iptali isteminin, tasarrufun iptali koşullarının oluşup oluşmadığının İİK. mad. 277 vd. gereğince iptale tabi olup olmadığını ayrı ayrı irdelenmesi, ortaya çıkacak duruma göre gerekçeli olarak bir karar verilmesi gerekirken, iptal şartları tartışılmadan hüküm tesisinin hatalı olduğu- Tasarrufun iptali davasının kabulü halinde harç ve vekalet ücretinin, takip konusu alacak ile iptal edilen tasarruf konusu şeyin değerinden hangisi az ise o değer üzerinden hükmedileceği-
Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni sayılacağı, mahkemece yapılacak işin; önceki karar ile bağlı olmaksızın çelişki giderilmek suretiyle yeni bir karar vermekten ibaret olduğu-
Ziynet eşyalarının aynen iadesine karar verilmişse, hüküm fıkrasının açık olması, duraksama yaratmaması, hükümde aynen iadesine karar verilen ziynetlerin gram ve ayarlarının açık olarak yazılması gerekeceği-
Davacı tarafından 22 ayar hasır set, 12 adet 22 ayar bilezik, 1 adet 18 ayar bilezik, 1 adet 14 ayar yüzük, 15 çeyrek altınların talep edilmiş olmasına rağmen bilirkişi raporunda 22 ayar set, 22 ayar 10 adet çeyrek, 22 ayar 5 adet bilezik ve 14 ayar 1 adet kolyenin tespit edilerek değerlerinin 15.680,00 TL olarak belirlendiği, mahkemece rapor esas alınarak karar verildiğinin anlaşıldığı- Davacının 14 ayar 1 adet kolye talebi olmamasına rağmen taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde hesaplamaya bu altın bedeli de dahil edilerek hüküm kurulmuş olması doğru görülmediği- Mahkemece yapılacak iş; davacının ziynet eşyası talebi yönünden taleple bağlılık ilkesi gözetilmek suretiyle infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde hüküm kurulması gerektiği dikkate alınarak yeniden inceleme ve değerlendirme yapıp karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece kısa kararda “15.11.2013” olan temerrüt tarihinin gerekçeli kararda “15.01.2013” olarak belirtilerek gerekçe ile hüküm arasında sonuca etkili çelişki yaratıldığı, mahkemece, HMK.'nun 297. maddesinde açıklanan bu hususlar gözetilmeksizin, gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda muvazaalı haczin iptalini talep ettiği, daha sonra aynı mahkemeye takas mahsup talebinde bulunduğu, mahkemece iki dosyanın birleştirilerek aynı esas üzerinden incelenmesine karar verildiği, hüküm fıkrasında ise takas mahsup talebiyle ilgili karar verilmediği anlaşıldığından, mahkemece, borçlunun takas mahsup talebinin incelenerek olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-