Mahkemece; kısa kararda davacı için aylık 400 TL nafaka takdir edilmiş iken, diğer davacı için aylık 300 TL nafakanın takdir edildiği;ancak gerekçeli kararda ise, davacıların her ikisi için de aylık 400’er TL nafakaya hükmedildiği anlaşılmakla, mahkemenin kısa karar ile gerekçeli kararının çelişkili olduğu, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olmasının bozma nedeni oluşturacağı, bu durumda mahkemece yapılacak işin, önceki kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile yeni bir karar vermekten ibaret olduğu-
Tefhim edilen ve duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasındaki aykırılıkların tek başına bozma sebebi olacağı-
Mahkemece HMK. ve Anayasa'da belirtilen yasa hükümlerine ve içtihada uygun şekilde tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, gerekçe ile hüküm çelişkisi içermeyen, kendi içinde tutarlı, maddi olaya ve talebe uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekirken Anayasa, mülga HUMK’nın 388 ile 6100 sayılı HMK'nın 297 ve 298. maddelerinde belirtilen unsurlardan yoksun, maddi olaya uygun düşmeyen, talep, gerekçe ve hüküm çelişkisi içeren karar verilmesinin doğru olmadığı-
Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği-
Harca tabi dava değerinin son dönemde ödenen bir yıllık kira bedeli ve alacağın toplamı olduğu halde davacı tarafça harcın eksik ödendiğinin, mahkemece de eksik harcın ikmali için mehil verilmediğinin anlaşıldığı, mahkemece yıllık kira bedeli ve istenen alacak miktarı üzerinden eksik harcın tamamlattırılması, yatırılmadığı takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi ve süresi içinde harç ikmaliyle yenilenme yapılmadığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği- HMK’nun 297/2 maddesi uyarınca taleplerden her biri hakkında bir hüküm verilmesi zorunlu olup mahkemece bu gereğe uyulmaksızın tahliye istemi hakkında hüküm tesis edilmemiş olmasının doğru olmadığı-
Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün bulunmasının zorunlu olduğu-
Kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- İleriye dönük olarak ve şarta bağlı biçimde karar tesis edilemeyeceği, "...dava konusu meskenin davacı tarafından davalıya geri vermeye hazır olduğunu bildirmesi koşuluyla ... TL'nin davalıdan tahsiline karar verilerek infazda tereddüt oluşturacak biçimde şartlı hüküm tesis edilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Talepten fazlasına yönelik hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dava konusu iki ayrı taşınmaz olduğu halde mahkemece sadece taşınmazlardan biri ile ilgili karar vermesine rağmen tavzih sureti ile diğer taşınmazla ilgili olarak hükmü ekleyerek değiştirilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan tavzih kararının kaldırılması gerektiği- Davacı borçluya ait iki taşınmazdaki hisselerinin satışının iptalini istemiş, mahkemece gerekçe kısmında her iki taşınmaz yönünden değerlendirme yapıldığı halde hüküm kısmında taşınmazlardan sadece biri ile ilgili olarak olumlu veya olumsuz bir karar vermediği, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluştuğu, mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
6100 sayılı HMK'nun 297. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde; hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılmasını ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerektiği, aynı maddenin 2. fıkrasında ise; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğunun ifade edildiği, o halde, mahkemece, HMK'nun 297. maddesi gözetilmek suretiyle borçlunun dilekçesinde ileri sürdüğü alacak bedelinin tamamının talep edilmesinin ilama aykırı olduğu, 1/3 oranında sorumlu olması gerektiği yönündeki şikayeti de incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunması hâlinin bozma nedeni oluşturacağı ve bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi giderme koşuluyla vicdani kanaatine göre karar verebileceği-