Dava konusu 130 parsel sayılı taşınmaz, arazi toplulaştırması neticesinde 149 ada 10 parsel sayılı taşınmaz olarak yeni bir parsel numarası almış olup 149 ada 10 parsel sayılı taşınmazın ise ifraz sonucu 12 ve 13 numaralı parsellere ayrıldığı, davacının dava konusu ettiği yerin 12 parsel sayılı taşınmazın içerisinde kaldığı, mahkemece davacı tarafından yanılma ile davalıya temlik edilen payın tespit edilerek bu pay üzerinden tapu iptali kararı verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile krokide tespit edilen belirli bir alanın davalı adına tescil edilmesinin doğru olmadığı-
Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunlu olup, bu durumun yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği olduğu- Bilirkişi raporunda davalı işveren tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemesi mahsup edilmesine karşın mahkemece yeniden mahsup edilmesi hatalı olduğu-
Kısa kararında "davanın kabulüne" denildiği halde, gerekçeli kararda "Davanın kabulüne, Dava konusu .. nolu bağımsız bölümün davalı tarafından diğer davalıya satışına ilişkin tasarrufun iptaline, davacıya tasarrufa konu taşınmazda alacak miktarı ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere haciz ve satış isteme yetkisinin tanınmasına, " şeklinde yazıldığının görüldüğünden ve bu durum HMK'nin 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar verilmesi gerektiği-
Taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekirken infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mirasbırakanın mal kaçırma kastı ile taşınmazların devrini amaçladığı tespit edilerek davanın kabulü ile tapu iptali ve tescil kararı verilmesinde bir isabetsizlik yoksa da, mahkemece davalının taşınmazı üçüncü kişiden 1/2 pay olarak satış yolu ile edindiği, bu edinmenin mirasbırakan tarafından gerçekleştirilen temlikler ile ilgisinin bulunmadığı göz ardı edilerek taşınmazın tamamının tapu kaydı iptal edilerek mirasçılar adına tesciline karar verilmesinin hatalı olduğu- Diğer mirasçının öldüğü dikkate alınmadan pay dağılımının 1/4 üzerinden yapılmasının da isabetsiz olduğu-
Mahkemece, HMK'nun 297 ve 298. maddeleri hükümleri gereğince şüphe ve tereddüt oluşturmayacak şekilde, şikayetçinin her bir talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilerek usulüne uygun hüküm kurulması gerekeceği-
Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni sayılacağı, mahkemece yapılacak işin; önceki karar ile bağlı olmaksızın çelişki giderilmek suretiyle yeni bir karar vermekten ibaret olduğu-
Kararın gerekçenin kendi içinde ve hüküm ile çelişkili olamayacağı-
Hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunun tanziminde, uzman bilirkişilerin yer aldığı heyetin oluşturulmadığı, yargılama sırasında dinlenilen tanıklar, taşınmaz üzerindeki yapının davalı tarafından yapıldığını beyan etmesine rağmen, ecrimisil hesabı yapılırken, üzerindeki muhdesatlar dikkate alınmadan hesaplama yapılması gerektiğinin göz önünde bulundurulmadığı, bilimsel verilere uygun, hüküm vermeye ve denetime elverişli bilirkişi raporunun alınmadığı, bu haliyle hükmün, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak verilmiş olduğu-
Davacının kendilerine kayyım tayin edilen kişilerin tüm miraslarının devlete geçmesine ve adı geçen banka nezdinde hesaplarında bulunan meblağın hazineye intikaline ilişkin talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-