Kısa kararında "davanın kabulüne" denildiği halde, gerekçeli kararda "Davanın kabulüne, Dava konusu .. nolu bağımsız bölümün davalı tarafından diğer davalıya satışına ilişkin tasarrufun iptaline, davacıya tasarrufa konu taşınmazda alacak miktarı ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere haciz ve satış isteme yetkisinin tanınmasına, " şeklinde yazıldığının görüldüğünden ve bu durum HMK'nin 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar verilmesi gerektiği-
Mirasbırakanın mal kaçırma kastı ile taşınmazların devrini amaçladığı tespit edilerek davanın kabulü ile tapu iptali ve tescil kararı verilmesinde bir isabetsizlik yoksa da, mahkemece davalının taşınmazı üçüncü kişiden 1/2 pay olarak satış yolu ile edindiği, bu edinmenin mirasbırakan tarafından gerçekleştirilen temlikler ile ilgisinin bulunmadığı göz ardı edilerek taşınmazın tamamının tapu kaydı iptal edilerek mirasçılar adına tesciline karar verilmesinin hatalı olduğu- Diğer mirasçının öldüğü dikkate alınmadan pay dağılımının 1/4 üzerinden yapılmasının da isabetsiz olduğu-
Mahkemece, HMK'nun 297 ve 298. maddeleri hükümleri gereğince şüphe ve tereddüt oluşturmayacak şekilde, şikayetçinin her bir talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilerek usulüne uygun hüküm kurulması gerekeceği-
Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni sayılacağı, mahkemece yapılacak işin; önceki karar ile bağlı olmaksızın çelişki giderilmek suretiyle yeni bir karar vermekten ibaret olduğu-
Kararın gerekçenin kendi içinde ve hüküm ile çelişkili olamayacağı-
Hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunun tanziminde, uzman bilirkişilerin yer aldığı heyetin oluşturulmadığı, yargılama sırasında dinlenilen tanıklar, taşınmaz üzerindeki yapının davalı tarafından yapıldığını beyan etmesine rağmen, ecrimisil hesabı yapılırken, üzerindeki muhdesatlar dikkate alınmadan hesaplama yapılması gerektiğinin göz önünde bulundurulmadığı, bilimsel verilere uygun, hüküm vermeye ve denetime elverişli bilirkişi raporunun alınmadığı, bu haliyle hükmün, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak verilmiş olduğu-
Davacının kendilerine kayyım tayin edilen kişilerin tüm miraslarının devlete geçmesine ve adı geçen banka nezdinde hesaplarında bulunan meblağın hazineye intikaline ilişkin talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-
Gerekçeli karar ve hüküm fıkrasının birbirine uygun olması gerektiği-
Dava, devre mülk sözleşmelerin iptali, ödediği bedelin iadesini ve süresinde teslim gerçekleşmediğinden cezai şartın ödenmesine ilişkin olup, mahkemece davacının cezai şart talebine ilişkin olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği anlaşıldığından, bu hali ile verilen kararın HMK.'nın 297/2. maddesine uygun olmadığı-
Arsa sahibi nama ifa talep ettiğinde aynı zamanda sözleşmenin aynen ifasını ve tasfiyesini de talep etmiş kabul edileceği- Nama ifaya izin kararının hüküm fıkrasında, eksik ve ayıplı iş kalemlerinin her birinin ve tespit edilen masraf bedelinin ayrı ayrı gösterilmesi ya da bilirkişi raporuna atıf yapılması ve bağımsız bölümün satış değerini sınırlayan herhangi bir kayıt ve süre koymadan satışa izin ve yetki verilmesi gerektiği- İnfazda tereddüte yer verecek şekilde genel ifadelerle nama ifaya izin verilmesi şeklinde hüküm kurulmasının hatalı olduğu- Davalı yüklenicilerin mahkemece tayin edilen süre içerisinde inşaattaki eksiklikleri tamamladıkları savunması üzerinde de durularak mahallinde teknik bilirkişiler eşliğinde yeniden keşif icra edilip karar verilmesi gerektiği- Faydalı imalat veya fazla imalat nedeniyle yüklenici yararına hüküm kurulabilmesi için bu tür imalatın sadece arsa sahibi yararına yapılmış olması gerektiği, ortak alanda olması veya aynı fazlalıktan yüklenicinin kendi dairelerinde de bulunması halinde bu istemin reddi gerektiği- Taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşat sözleşmesinde kademeli tapu devri ilkesi belirlenmiş olup, inşaatın geldiği seviye nazara alınarak bir veya yetecek kadar bağımsız bölümün arsa sahibi nezdinde teminat olarak tutulup, kalanının ferağına hükmedilmesi gerektiği- Dava konusu uyuşmazlık nisbi harca tabi olup, ferağı istenen dairelerin dava tarihi itibariyle değerleri belirlenerek eksik nisbi harç tamamlanmadan müteakip yargılama işlemlerine devam edilemeyeceği-