HMK'nun 297. maddesindeki şartları taşıyan şekilde talep hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken nitelendirme ve değerlendirmede hataya düşülerek yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tarafların kimlikleri ile varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadlarının karar başlığında gösterilmesi; hüküm sonucu kısmında ise taleplerden her biri hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak nitelikte belirtilmesi gerekeceği, bu yönün, kamu düzenine ilişkin olduğu-
Dava konusu edilen işçi alacaklarının hesabına esas ücret miktarı belirsiz olup, ücretteki belirsizlik alacakların miktarını etkileyeceğinden dava konusu edilen alacakların belirsiz olduğunu kabul edilmesi gerektiği- Davanın kısmi dava olarak açıldığı, bilirkişi raporundan sonra davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile dava konusu edilen bazı alacakların miktarını arttırdığı görülmekle, dava, karar ve Özel Daire bozma karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK. mad. 109/2 uyarınca alacaklar belirsiz olduğundan davacının kısmi dava açmasının mümkün olduğu- Davalı banka "bordrosu sunulan işçilerin aynı ünvanda kadro tanımlaması olmadığından muadili olan ve davacı ile aynı işi yapan, aynı özellikte emsal işçi tanımlaması ile işe devam ettiklerini" belirterek ek rapora itiraz etmiş olduğundan, sendikanın bildirdiği ücretin emsal ücret olamayacağı, öncelikle davalı Banka vekilince bordroları sunulan işçilerin davacının emsali olup olmadığı ile ilgili olarak bu konuda uzman bir bilirkişiden rapor alınarak bu işçilerin davacının emsali işçi olmadıklarının anlaşılması hâlinde, geçersizliği tespit edilen fesih tarihi olan ile davacının işe başlatılmayarak iş sözleşmesinin feshedilmiş sayıldığı tarih arasındaki süreçte davalı işyerinde ücret ve ekleri yönünden genel artış yapılıp yapılmadığı sorularak varsa buna ilişkin kayıtların getirtilmesi suretiyle varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Geçersiz sayılan fesih tarihini izleyen dört aylık süre esas alınarak hesaplanması gereken boşta geçen süre ücreti mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda davalının kabulünde olan aylık brüt 857,00TL üzerinden hesap edilmiş olup davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyizi olmadığı, kararın davalı Bankanın temyizi üzerine davalı lehine bozulduğu dikkate alındığında, yapılacak emsal ücret araştırması ile belirlenecek ücret düzeyine göre hesaplama yapılırken (yapılan araştırma sonucunda tespit edilecek ücretin davalının kabulünde olan miktarın üzerinde olması hâlinde) bu hususta davalı lehine kazanılmış hak oluştuğu-
Davacının dava dilekçesi ile ödenmeyen kredi borcunun tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep ettiği, yapılan yargılama sonucu ilk derece yargılama makamınca davanın kabulüne karar verilmiş ve ancak Müteveffa .......’ın mirasçıları olan davalılar arasında elbirliği hükümleri geçerli olmasına rağmen yanlış değerlendirme sonucu miras payları oranında sorumluluk öngörüldüğü gibi her iki davalı için ayrı sorumluluk meblağları da gösterilerek infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm tesis edilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı, esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanağın da olmadığı, kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olmasının, yargılamanın aleniyeti ve kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasa'nın 141.maddesi ile HMK.'nun yukarıda değinilen emredici nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratacağı, ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, re'sen gözetilmesinin yasa ile hakime yüklenmiş bir görev olduğu-
Dava, sıra cetveline şikayet istemine ilişkin olup, birleşen şikayetçi şirketten temlik alan şirket vekili haciz tarihi itibari ile müvekkiline pay ayrılmadan sıra cetveli düzenlenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüş olup, sıra cetvelinde ilk sırada yer alan şirketin haczinin ve birleşen dosya şikayetçisi şirketten temlik alan şirketin haczinin aynı gün kesinleştiği ve paranın bu iki alacaklı arasında paylaştırılması gerektiği gerekçesi ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı- Hüküm fıkrasında sıra cetvelinin iptaline karar vermekle yetinilmesi gerekirken, gerekçede yer alması gereken hususlara hüküm fıkrasında yer verilmesinin, özel olarak İİK'nın 17/1. maddesine ve genel olarak da hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir sözün tekrar edilmemesine ilişkin HMK'nın 297/2. maddesine aykırı olduğu-
Mahkemece, verilen kararın gerekçe kısmı ile hüküm kısmının da birbiriyle uyumlu olması gerektiği-
Temyize konu davada mahkemece, kararın gerekçesinde ''Toplanan deliller ve denetime elverişli olan bilirkişi raporunda açıklandığı üzere; davacı eczanenin reçetelere ilişkin muayene ücretlerinin sistemde görüldüğü, hastaların ilk reçetelerinden muayene ücretlerinin tahsil edilebileceği, bu nedenle davalı idarenin herhangi bir zararının oluşmadığı, davacının fiilinin protokolde belirtilen kasıtlı fiillerden olmadığı sübuta erdiğinden, yerinde olmayan toplam ........ TL ceza işleminin iptaline karar verilmiştir.'' denildiği, oysa ki hüküm fıkrasının 2. bendinde ''Davalı SGK İl Müdürlüğünün davacı eczacı hakkında uygulamış olduğu 02/07/2014 tarihli ve 2.769.791 sayılı cezai şart kararının iptaline,'' karar verildiği ve gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı, bu hususun HMK.nun 297. maddesine aykırı olduğu-
Hükmolunan manevi tazminat tutarlarının davalılardan müştereken ve müteselsilen mi davalıların kusurları oranında mı sorumlu tutulduğunun infazda tereddüte yol açacak ve çelişkili şekilde belirtilmesinin isabetli olmadığı, belirtilen bu hususlarda açıklık bulunmadığından hükmün HMK'nun 297/2. maddesine uygun düşmediği-
Şikayetçi borçlunun ilama aykırılık ve eda hükmü içermeyen ilam hakkında ilamlı takip yapılamayacağına dair iddialarının da bulunduğu, ancak mahkemece, bu iki hususta inceleme yapılmadığı görüldüğünden, mahkemece, borçlunun mükerrer takip şikayeti dışındaki sair şikayetleri konusunda da inceleme ve değerlendirme yapılmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-