Dava, işçilik alacaklarının ödenmesinden kaynaklı rücuen tazminat isteğine ilişkin olup, davacının, dava dışı işçiye ödenen ücretin davalılardan müteselsilen tahsilini istediği, mahkemece, sadece davalı şirket hakkında hüküm kurulmuş olup diğer davalı hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediğinden, bu hali ile verilen kararın HMK.'nun 297/2. maddesine uygun olmadığı-
Tefhim edilen kısa kararda “Mahkememizin Görevsizliğine, talep halinde dosyanın yetkili ve görevli Tüketici Hakem Heyetine gönderilmesine’’ şeklinde hüküm kurulmasına rağmen, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında “Davanın Usulden Reddine” şeklinde kurulmuş olmasının, kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olup, bozmayı gerektireceği-
Neşir sözleşmesine dayalı manevi tazminat, sözleşmeye konu kitaba ilişkin satış takip sistemi ve tüm satış ve kazanç bilgilerinin eser sahibine yazılı olarak bildirilmesi ve davalı elindeki kitapların davacıya iadesi istemine ilişkin davada, alacağın mevcut olup olmadığının tespiti ve varsa tahsiline dair bir eda davasında tartışılabilecek bir hususla ilgili olarak tespit niteliğinde bir hüküm kurulmasında davacının hukuki yararının bulunmadığı-
Mahkemece verilen kararın gerekçe kısmında davacının işçilik alacakları nedeni ile icra dosyasına mahsuben ödemiş olduğu .......... TL'nin, ödeme tarihi olan 15/01/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine denildiği halde hüküm kısmında davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak .........TL nin 15/01/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine denilerek hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturulduğu-
Dava açılırken iki davacı tarafından açıldığı anlaşılmasına rağmen mahkemece tek davacı hakkında hüküm kurulduğu ve karar başlığında diğer davacının adının geçmediği, o halde hüküm kısmında diğer davacı hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olduğundan kararın bu yönü itibariyle, kanunun aradığı ilkelere aykırılık teşkil ettiği-
Yayın tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nin 49. maddesi uyarınca; kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimsenin manevi tazminata hükmedilmesini isteyebileceği, hâkimin manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alması gerekeceği, somut olayda; yayın tarihi, tarafların konumu gözetildiğinde, davacılar yararına hüküm altına alınan manevi tazminatların fazla olduğu, davacılar yararına daha alt seviyede manevi tazminata karar verilmesi gerekeceği- Vekille takip edilen davalarda davanın kabul ve ret oranları gözetilerek ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi dikkate alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren taraflar yararına vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Mahkemece, kısa kararda “ davacının davasını ispat edememesi nedeniyle reddine” yazıldığı halde hüküm fıkrasında “davacının davasını ispat edememesi nedeniyle reddine, dava değeri olan ........... TL üzerinden %20 kötüniyet tazminatının davacıdan alınıp davalıya verilmesine ” şeklinde karar verildiği, böylece kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu' nun 297. maddesi gereğince hükmün bozulması gerektiği-
Mahkemece yapılacak işin, temyiz edeninin sıfatı ve aleyhe bozma yasağı gözetilerek, kal'ine karar verilen tesisatın nelerden ibaret olduğunun hükümde, açıkça ve her türlü tereddütten uzak bir şekilde belirtilerek infaza elverişli bir karar vermek olması gerekeceği-
Dava dilekçesinde iddiaların ileri sürülüş biçiminden ve istem sonucu kısmından davacıların dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemelerine rağmen, mahkemece kararda, sadece iki davalı tarafından diğer davalıya yapılan “satışın iptaline” şeklinde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, kabul göre de, davacıların ........ plaka sayılı araçla ilgili bir taleplerinin olmamasına rağmen, satışa konu araca ilişkin talebin reddine şeklinde hüküm kurulmuş olmasının da doğru olmadığı-
Hakim tarafların talep sonucuyla bağlı olup; taleplerden her biri hakkında verilen hükmün kararda gösterilmesi gerekeceği-